Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       "GÜNEYDOĞU Avrupa İşbirliği Süreci"ne dahil 7 ülkenin Dışişleri Bakanları geçen Haziran'da İstanbul'da düzenlenen toplantının sonunda "umarız Ekim ayında yapılacak Antalya zirvesine kadar Kosova'da durum yatışır ve bu konuda Balkan ülkeleri arasındaki görüş ayrılıkları da son bulur" şeklinde bir umut ifade etmişlerdi.
Ne yazık ki, bu umut gerçekleşmek şöyle dursun, aradan geçen 4 ay içinde durum daha da vahimleşti. Nitekim dün Antalya'daki Balkan zirvesi, NATO'nun askeri müdahalesinin an meselesi sayıldığı bir sırada, yani savaş olasılığının gölgesinde yapıldı...
Bu kez de pozisyonlar farklı değil. Yugoslavya, Kosova'da dünya kamuoyunun gözü önünde cereyan eden kanlı olayları ve etnik temizliği bir yana iterek, sorunun kendi "iç işi" olduğunu, Yugoslav ordusunun "teröristler"i saf dışı ettiğini ve geri çekildiğini, dolayısı ile zirveden çıkacak ortak bildiriye de bu meseleye atıfta bulunmaya gerek kalmadığını öne sürdü. Tıpkı geçen Haziran'da İstanbul toplantısında yaptığı gibi.
Buna karşılık Balkan zirvesindeki diğer 6 ülke, Yugoslav yönetiminin Kosova politikasının kınanmasını, Belgrad'a çatışmalara son vermesini, ordusunu geri çekmesini, mültecilerin evlerine dönmesine izin vermesini ve Arnavutlara geniş bir özerklik sağlamasını istedi. Bu da aşağı yukarı İstanbul'daki toplantıda dile getirilen isteklerdi.
Ne var ki, bu toplulukta ortak bildiride yer alacak ifadeler için oy birliğine gerek var. Yugoslavya'nın muhalefeti (yani bir nevi vetosu) bildiride Kosova'ya - hele arzulanan ifadelerle - atıfta bulunulmasına olanak vermiyor. Dolayısı ile Antalya'da da bugün sona ermesi beklenen zirvenin sonunda sırf Kosova ile ilgili, Yugoslavya'sız, ayrı bir deklarasyonun yayınlanması bekleniyor. Aynen İstanbul'daki toplantıda yapıldığı gibi...
* * *
BALKAN zirvesinde Kosova konusunda bir konsensüs sağlanamaması ve ayrı bir belge yayınlamak ihtiyacının hissedilmesi, ilk bakışta bir fiyasko sayılabilir. Ama Belgrad'ın inatçı tavrı karşısında, bu konferanstan fazla bir şey beklenemezdi. BM'ye, ABD'ye, AB'ye, NATO'ya meydan okuyan Slobodan Miloseviç yönetiminin Antalya'da farklı bir tavır sergilemesi mümkün değildi tabii. Üstelik bu Balkan topluluğunda - örneğin NATO'dan farklı olarak - Yugoslavya "üye" durumundadır ve "veto"sunu kullanmak olanağına sahiptir.
Bu durumda yapılabilecek tek şey, Balkan zirvesinin ayrı bir belge ile, sesini duyurmasıdır. Bunun pratikte fazla "kıymeti harbiyesi" olmadığı doğrudur. Yukarıda belirttiğimiz gibi, ülkesini savaşa ve büyük sıkıntıya sürüklemeyi göze alarak NATO'ya kafa tutan Miloseviç'in Balkan komşularının sesine kulak kabartması zaten beklenemez.
Kaldı ki Antalya'da bir araya gelen Yugoslavya dışındaki ülkeler arasında da, Miloseviç'in kınanması dışında, onu yola getirmenin yöntemi ve Kosova sorununun siyasal çözüm şekli konusunda da bir fikir birliği yoktur. NATO'nun planladığı askeri müdahale konusunda da görüşler farklıdır: Arnavutluk derhal askeri eylemden yanadır, Yunanistan ise buna karşıdır. Türkiye NATO'nun olası müdahalesine katılmaya hazırdır, Bulgaristan ve Makedonya ise askeri operasyonun yaratacağı sonuçlardan korkmaktadır...
* * *
KISACASI bölge ülkeleri Kosova'da olup bitenlerden kaygı duymakla beraber, Miloseviç yönetimine nasıl "dur" denmesi ve Kosova Arnavutlarının statülerinin ne olması gerektiği konusunda - kendi farklı çıkarlarından kaynaklanan - farklı görüşlere sahiptirler.
Dün 7 Balkan ülkesini en üst düzeyde bir araya getiren fikir, aslında "Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci" adı verilen (ve başı Türkiye tarafından çekilen) bir girişimin sonucudur. Bu inisiyatifin amacı, Balkanlar'da güvenlikten kültüre kadar, çeşitli alanlarda yakınlaşma ve işbirliği sağlamaktır. Bu çerçevede Antalya'da bir mutabakat metninin imzalanması da öngörülüyor.
Aslında Balkanlar gibi farklı ve hatta birbirleriyle çelişen çıkarların ve görüşlerin hakim olduğu bir bölge için bu, oldukça iddialı bir hedef. Hele Kosova için, savaşın eşiğine gelindiği şu sırada...
Gerçekten bu kez NATO Yugoslavya'yı vuracak mı? Böyle bir eylem Miloseviç'i yola getirecek, Kosova sorununa çözüm sağlayacak mı? Ve Balkanlar böyle bir çatışmanın etkilerini, kazasız belasız atlatabilecek mi?
Bu soruları yarın yanıtlamaya çalışacağız...





Yazara E-Posta: S.Kohen@milliyet.com.tr