Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sami Kohen

EGE'de son zamanlarda esen ılık bahar rüzgarı, Kıbrıs'a uzanmış görünüyor.
Türkiye ile Yunanistan arasındaki yumuşama belirtilerine benzer sinyaller şimdi de yeşil adadan geliyor.
Geçen hafta, Ankara ile Atina arasındaki havayı yumuşatan bir dizi olayın listesini vermiştik. Bu kez Kıbrıs'la ilgili benzer gelişmelerin dökümünü çıkartalım:
* Kıbrıs Türk ve Rum Kuvvetleri'nin komutanları, bir süredir sessiz sedasız görüşüyorlar. Bu askeri diyaloğun amacı, adayı iki kesime ayıran hassas bölgeleri daha güvenli hale getirmek...
* Bayram münasebetiyle 500 kadar Türk, Larnaka'ya gidip ibadetini Hala Sultan Türbesi'nde yapabildi. Haftaya bir o kadar Rum, Karpaz bölgesine geçerek Apostolos Andreas Manastırı'nda dua edecek...
* Önümüzdeki ay iki önemli sanat ve spor olayı gerçekleşecek: Burak Kut ve Sakis Ruvas, `yeşil hat' üzerindeki Ledra Palas'ta birlikte konser verecek. Yerel Türk ve Rum futbol takımları da, Güney'de Makarios, Kuzey'de Atatürk Stadyum'larında karşılaşacak...
* Kıbrıs Türk ve Rum işadamları, 25 Mayıs'ta Türk ve Yunan işadamları ile birlikte ilk kez İstanbul'da bir araya gelecekler...
* Tabii bu listenin en önemli maddesini, Denktaş - Klerides buluşması için yapılan çalışmalar oluşturuyor. BM Genel Sekreteri, KKTC lideri ile son yaptığı görüşmenin ardından, bu yaz için düşünülen bu zirveyi hazırlıyor...
Bir an için kısa zamanda nereden nereye gelindiğini düşünelim: Geçen Ağustos'ta "motorsikletçiler" olayı, nerede ise adayı bir savaşa sürüklüyordu. Tıpkı Kardak krizinin Türkiye ile Yunanistan'ı sıcak bir çatışmanın eşiğine getirmesi gibi... Şimdi ise, birtakım ön temaslarla bir diyaloğa ve olası bir müzakere sürecine doğru gidiliyor...
* * *
MALTA'da Öymen - Papandreu görüşmesinden sonra varılan mutabakatın resmen ilanının beklendiği bir sırada Atina'dan gelen çelişkili işaretler, diyalog ile ilgili umutlara gölge düşürüyor.
Yunan hükümeti, bu diyaloğu başlatmak ve havayı yumuşatmak için son günlerde bir dizi jest yapmıştır. Ne var ki, Türkiye ile bu yumuşama sürecine, şimdi Simitis'in PASOK partisi içinden itirazlar yükseliyor. Nitekim 32 PASOK milletvekilinin bu politikaya karşı çıkması, diyalog konusunda şimdi bir "Türk - Yunan anlaşmazılığı"ndan çok, bir "Yunan - Yunan sürtüşmesi" ile karşı karşıya bulunduğumuzu gösteriyor...
Türkiye'ye karşı duyguları bilinen bu "radikal" grup, Malta'da ulaşılan mutabakata karşı muhalefetini aynı şiddetle sürdürürse, bu Simitis'i zor duruma düşürecektir.
Bu durumda Simitis, ya bu engeli aşacak ve yumuşama süreci başlayacak veya Başbakan, radikallere sözünü geçiremeyecek ve bu süreç daha başlangıç noktasında tıkanacaktır.
İkinci durumda, Ankara bu yumuşamayı teşvik eden (ve hatta buna önayak olan) Batılı dostlarına "biz ilişkilerimizde yeni bir sayfa açmak için elimizden geleni yaptık, üstelik mutabakata da vardık. Diyalog gerçekleşirse ne ala. Olmazsa, günah bizden gider" diyebilecektir...
* * *
KUŞKUSUZ şayanı arzu olan, gerek Ege'de, gerekse Kıbrıs'ta bahar rüzgarlarının gerçek bir anlaşma havası oluşturmasıdır.
Böyle hallerde çeşitli nedenlerle iki tarafta da uzlaşmaya karşı cephe alacak ve hatta onu baltalamaya çalışacak olanlar çıkacaktır. İşte gerçek önderlik bu gibi hallerde belli olur. Tarih, bu engellerin sağduyu sahibi, cesur liderlerin çabası ile aşılabileceğini gösteren örneklerle doludur.
Bugün Türk - Yunan ilişkilerinde ve Kıbrıs sorununda gelinen noktada, elbet aşırı iyimserliğe gerek yoktur. Bu, saflık olur...
Ama, aşırı şüpheciliğe de gerek yoktur. Bu da
- belki de tarihi bir fırsatı kaçırtabileceği için - zararlı olur...