Camp David zirvesinden üç hafta sonra, Ortadoğu barış görüşmelerinin yeniden başlaması olasılığı oldukça güçlü görünüyor.
Barak - Arafat görüşmelerinin bir sonuç alınamadan kesilmesinin ardından zaman zaman alt düzeyde sürdürülen temaslar ve ABD başta olmak üzere - Türkiye de dahil - birçok ülkenin giriştiği yoğun diplomatik çabalar, "yeni bir zirve"nin yolunu açıyor.
Bu kez, başarısızlığa uğramamak için, taraflar arasındaki anlaşmazlıkları giderecek formüller önceden aranıyor. Yani "yeni bir Camp David" gerçekleşecekse, Barak ve Arafat - ve de Clinton - şimdiden bunun bir mutabakatla sonuçlanacağından emin olmak istiyorlar.Diğer bir deyişle, Barak ve Arafat'ın Clinton'ın gözetiminde yeniden bir araya gelecekleri ilan edildiği gün, anlaşma için artık ortak bir zemin bulunduğu sonucunu çıkarmak mümkün olacak...
* * *
GÜNLERDEN beri Ortadoğu ile ilgili olarak çok hızlı ve yoğun bir diplomasi trafiği yaşanıyor.
Bu maratonda rekoru kıran Yaser Arafat'tır. Üç haftada 3 ayrı kıtada 23 ülkeyi (bu arada Türkiye'yi de) ziyaret etti Filistin lideri...
İsrail de dört üst düzey temsilcisini dünyanın belli başlı başkentlerine gönderdi. Bu arada Dışişleri Bakan Vekili Ben - Ami Ankara'ya da geldi.
ABD'nin Dışişleri Bakan Yardımcısı Edward Walker da Ortadoğu ve Kuzey Afrika turunu (Ankara'ya da uğradıktan sonra) tamamladı. Şimdi özel temsilci Dennis Ross bölgede...
Bu telaşlı maraton, bir bakıma "zamanla yarış" halini alıyor. Eğer ciddi bir gelişme olacaksa, bunun 13 Eylül tarihinden önce gerçekleşmesi gerek. Arafat, o tarihte Filistin devletinin bağımsızlığını ilan edeceğini açıklamış ve buna angaje olmuştu. Ne var ki, son günlerde yardımcıları bu tarihin kasım ortalarına kadar ertelenebileceği mesajını vermeye başladılar. Haberlere göre, bağımsızlık konusunda destek arayan Filistin liderine Çin dahil pek çok ülke "barış sürecine bir şans daha" tanınmasını ve verdiği mühleti biraz daha uzatmasını istemişler. Bu erteleme Arafat'ı kendi kamuoyu karşısında zor durumda bırakabilir; ama anlaşılan bunu kabul etmekten başka çaresi yok...
* * *
YENİ bir "zirveye zemin hazırlama" sürecinde Türkiye ne yapacak?
Ankara, Arafat, Ben - Ami ve Walker'a ev sahipliği yaptıktan ve Türk yetkilileri ilk elden tam bilgi edindikten sonra, şimdi değerlendirme aşamasına gelmiş bulunuyor.
Türk hükümeti daha baştan Camp David sürecine bir alternatif olarak devreye girmeyi aklına getirmediğini, sadece "kolaylaştırıcı" (facilitator) rolünü oynayacağını açıklamıştı. Başkalarına "gölge etmeyin" mesajını veren Amerikalıların Türk inisiyatifine soğuk bakmadıkları Walker'ın Ankara'daki sözlerinden de anlaşılıyor. Bu durumda Türk diplomasisi, ABD ile sıkı bir koordinasyon halinde, bazı katkılarda bulunabilecek.
Nedir bu katkılar? Bir Türk yetkilisine göre, "taraflarla yapılan son temaslardan, daha net bir tablo ortaya çıktı. Buna göre Türkiye iki konuda katkıda bulunabilir: Birincisi, tarafların bazı spesifik konularda (özellikle Kudüs'ün gelecek statüsü konusunda) birbirini daha iyi anlamalarını sağlamaktır. İkincisi ise, karşılıklı olarak (ve özellikle Filistin cenahında süren) güvensizliği gidermektir."Türk girişimi ne zaman başlayacak ve hangi düzeyde gerçekleşecek?
Yetkilinin deyişi ile, bugünlerde Dennis Ross'un temaslarının sonucu beklenecek ve ondan sonra devreye girilecek. Bu temaslar normal diplomatik kanallardan olduğu kadar, Dışişleri Bakanı düzeyinde de yapılacak.
Türk diplomatları bu konuda üstlendikleri misyon için şimdi yoğun biçimde "ev ödevi"ne çalışıyorlar. Camp David sürecine verilecek yeni "start" ile birlikte, Türkiye daha aktif olarak girişimlerini başlatabilecek.Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr