Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Yıllar boyunca "Ermeni soykırımı" iddialarına karşı Türkiye, "böyle bir şey olmadı" karşılığını vermekle yetindi. Daha sonra Ermeni diasporasının giriştiği kampanya karşısında, sadece böyle bir beyanın yeterli ve inandırıcı olmadığı anlaşılınca, yeni bazı çabaların içine girildi: ABD'de bir Türk lobisi oluşturulmaya çalışıldı. Osmanlı arşivlerinin açılabileceği ilan edildi. Bazı yayınlarla Ermeni iddialarına yanıt verildi. Nihayet "gerçeklerin ortaya çıkarılması tarihçilere bırakılsın" dendi...
Geçen hafta "Ermeni soykırımı" ile ilgili bir karar tasarısının ABD Temsilciler Meclisi'ndeki bir alt komiteye sunulması, "acaba bu kampanyayı etkisiz hale getirmenin yolları nedir" sorusunu gündeme getirdi. Diğer bir deyişle, Türkiye Ermenilerin atağına karşı, daha etkin bir savunma, hatta karşı atak gerçekleştirmek için, ne yapabilir?
* * *
ERMENİ yanlısı taslağın Temsilciler Meclisi alt komitesine geldiği gün, bu yönde ilginç bir gelişme oldu. Emekli Büyükelçi Gündüz Aktan, "tanıklık yapmak" üzere davet edildiği komitedeki konuşmasında, yepyeni bir fikir ortaya attı. Aktan "kişisel görüşü" olarak uluslararası bu sorunun Lahey Adalet Divanı'na götürülmesini önerdi. "Ermenistan tezlerine güveniyorsa, ABD Kongresi'ni bırakıp Lahey Adalet Divanı'na gitsin" dedi. Deneyimli diplomatın kanısınca, Erivan, tezinin Divan'da kabul görmeyeceğini bildiği için buna cesaret edemeyecek.
Gerçekten Ermenistan, Lahey'e başvurmayı düşünür mü, yoksa bundan kaçınır mı? Aynı şekilde Ankara böyle bir başvuruya ne der? Türk yetkilileri bu konuda suskun. Aktan herhalde bir nabız yoklaması yapmıştır; ama Türkiye resmen bu öneriye katılır ve bunun sorumluluğunu üstlenir mi? Ya Adalet Divanı'ndan ters bir sonuç çıkarsa?..
* * *
BUNLARI iyi tartışmak gerek. Konu ile yakından ilgili Türk araştırmacıları, tarihçileri, hukukçuları ve diplomatları arasında bir görüş birliği olmadığı, yaptığımız görüşmelerden de açıkça anlaşılıyor.
Bir görüşe göre, Lahey'deki hukukçular tarihçi değil. Dolayısı ile doğru kararı vermeyebilirler. Nasıl ki, Paris'te bir Fransız mahkemesi, tarihçi Prof. Bernard Lewis'i Ermeni iddialarını çürüten bir yazısından ötürü mahkum etmişse...
Diğer bir görüşe göre ise, Ermenistan bu konuyu Lahey'e taşımaktan çekinirse, kozunu kaybetmiş olacaktır. Hele bu başvuru yapılıp Ermeni tezi aleyhinde bir karar çıkarsa, artık Türkiye'ye karşı yürütülen kampanya bir sabun köpüğü gibi erir, gider...
Bu önerinin bir yararı, Türkiye'de zihinleri (alışıla gelen tepkinin dışında) yeni bazı fikirler ve öneriler üretmeye sevk etmesi olacaktır. "Böyle bir mesele yok" demekle, ya da sırf lobi oluşturmaya uğraşmakla, bu mücadeleyi kazanmanın pek mümkün olmayacağı ortada.
Sivil toplum kuruluşları ve konu ile ilgili bireyler, gerçekten zihinlerini bu konuda yeni görüşler ve yöntemler üretmek için zorlamalıdır. Bu, sonunda Ankara'yı da yeni stratejiler oluşturmaya sevk edebilir.
* * *
TÜRK diplomasisi ABD Meclis'inden Türkiye aleyhtarı bir karar çıkmasını önlemek için, gündeme Türk - ABD ilişkilerinin geleceğini getirmiş bulunuyor. ABD yönetimine verilen mesaj, bunun engellenmesi, aksi halde sonucun ikili ilişkileri zedeleyeceği ve bundan Washington'un da zarar göreceği yönündedir. Yönetim herhalde bunun farkında ki, Meclis alt komitesinde benzer hususları eski Ankara Büyükelçisi Mark Grossman'a teker teker söyletti.
Eğer yönetimin çabaları böyle bir kararı önleyebilirse, bu politika başarıya ulaşmış olacaktır. Buna rağmen karar çıkarsa, ilişkilerin bozulması kaçınılmaz. Bu da iki tarafın zararına olacaktır.
Bir başka yol da, işi gerçekten tarihçilere bırakmak, arşivleri açmak, yeni bir yaklaşımla iki taraf arasında bir diyalog kurmaktır. Sessiz diplomasi ile böyle bir ortam yaratılabilir. Hele şu Temsilciler Meclisi'ndeki yersiz ve gereksiz sürtüşme bir atlatılsın...


Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr