ABD'deki meşum terörist eylemden hemen sonraki hararetli uluslararası dayanışmanın ve desteğin yerine, şimdi yavaş yavaş tereddütlerin ve çekingenliğin almakta olduğu görülüyor.
Dramatik olayı izleyen ilk günlerde, NATO'dan Rusya'ya, Çin'den birçok Arap ülkesine kadar, uluslararası camia, terörizme karşı ortak bir cephenin oluşması gereği üzerinde hızla birleşti. "Le Monde" gazetesinin başyazısının "Hepimiz Amerikalıyız" şeklindeki başlığı, o anda dünyada egemen olan "birlik - beraberlik" havasını yansıttı.
Bush yönetimi, bundan aldığı cesaretle, yeni stratejisini uygulamaya hazırlanırken, şimdi farklı seslerin çıkmaya başladığı gözleniyor.
ABD Başkanı, teröristlere ve onları destekleyenlere karşı topyekün bir savaş ilan ediyor. Uzun, çetin ve kanlı bir savaş... Şimdilik hangi hedeflere (ve hangi ülkelere) yöneleceği tam bilinmeyen "sui generis" (kendine özgü) bir savaş...
ABD halen böyle bir savaşın stratejisini hazırlamakla meşgul. Bir ABD'li analiste göre, bu bir nevi "beş yıllık plan" şeklinde olacak...
İşte daha düne kadar "Hepimiz Amerikalıyız" deyip ABD'ye sempati ve desteğini ilan eden ülkelerin (ve halklarının) bir kısmı, böyle bir savaş perspektifi karşısında şimdi "savaş iyi olmaz, ABD daha ihtiyatlı ve serinkanlı davranmalı, terörle mücadelede başka yollar aramalı" mesajını veriyor...
* * *
ARALARINDA birçok Avrupa devletinin de bulunduğu bu çevrelerin, acele ve çok yıkıcı bir askeri müdahaleye karşı çıkmalarında, hem bazı objektif görüşler (yani mantıklı argümanlar) hem de sübjektif nedenler (yani çıkar faktörleri) rol oynuyor.
* Ortaya atılan başlıca argümanlar şöyledir: Şu anda son vahşi eylemin sorumlusu olarak Bin Ladin gösteriliyor. Onu bulup vurmak (veya yakalamak) hiç de kolay iş değil. Diyelim ki bu başarıldı. Terör duracak mı? Bir Bin Ladin gider, bin Bin Ladin gelir...
* İlk safta hedef olarak görülen Afganistan'a karşı operasyon ile de iş bitmez. Burası Amerikan askerleri için bir batak olabilir. Kaldı ki, öteden beri terörizmi desteklemekle suçlanan ülkelerin listesi epey uzundur. Onlar da mı askeri harekatın kapsamına girecek?
* Misilleme, karşı misillemeye yol açabilir, ABD ve diğer birçok ülke yeni terör eylemlerine hedef olabilir. "Göze göz, dişe diş" politikası, bütün dünyaya çok pahalıya mal olabilir...
* * *
ŞİMDİ ABD'ye, sağduyu, serinkanlılık nasihatinde bulunan ülkelerin çoğu, açıkçası sert bir ABD müdahalesinden korktukları veya bunun yol açacağı sonuçların kendi durumlarını - ve çıkarlarını - tehlikeye sokacağı için böyle bir tavır alıyorlar.
* İşin garip tarafı, bu ülkeler arasında Libya, İran, hatta Irak'ın bulunmasıdır! Bunların hedef olma korkusu içinde oldukları belli... Bazı Avrupa ülkeleri ise (başta Fransa) yeni bir misilleme ve şiddet dalgasından büyük zarar göreceklerinden kaygı duyuyorlar.
* Bu arada sık sık tekrarlanan "çifte standart" lafının, aslında ne kadar yaygın bir davranış ifade ettiği ortada. Kendileri yaptığı zaman, doğru ve haklı oluyor; başkası yapmak istediği zaman, kötü ve tehlikeli sayılıyor... Yeryüzünde "çifte standard"ı uygulamayan kaç ülke var acaba?.. Bu ülkeler ABD'nin başına gelenlere benzer bir durumla karşılaşsalardı, acaba ne yaparlardı?..
* * *
BAŞTA "yanınızdayız" diyen ülkelerin bir kısmı, şimdi "... ama" deyip, ABD'nin karşılık vermesinin ve hele bunun bir savaş halini almasının sakıncalarını sayıyorlar.
Yukarıda belirttiğimiz gibi, bu argümanların bazısı mantıklı görünebilir. Ama devam edeceği muhakkak olan uluslararası terörizme karşı - ve hele son vahşi eylem üzerine - hareketsiz kalınamayacağı (ve kalınmaması gerektiği de) ortada.
Peki, ne yapmalı? ABD'yi frenlemek isteyenler, ne tavsiye ediyor? Bunları yarın anlatacağız. Ama şu anda son saldırının şoku altında bulunan ABD'nin kimseden "nasihat" dinleyecek hali olmadığı ve bellediği "düşman"a karşı harekete geçmeye kararlı olduğu gayet açık...