Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türk hükümeti Meclisin tezkere darbesinden sonra ne yapacağını, içine düşülen karışık ve zor durumdan nasıl çıkılacağını değerlendiriyor. Ve anlaşılan, yeni bir tezkere girişimi için, iç ve dış koşulların olgunlaşmasını bekliyor.ABD yönetimi de, tezkere şokundan sonra, Iraka karşı askeri harekat planlarını gündeme getirerek kuzey cephesi opsiyonunu yeniden değerlendiriyor. Ve öyle görünüyor ki, şimdilik Türkiyenin tezkere konusundaki nihai tavrının netleşmesini bekliyor...Bu "bekleme" sürecinde, bir kez daha Bush yönetiminin "acil" takvimi ile, Gül iktidarının daha geniş zamana yaymaya çalıştığı "değerlendirme - bekleme" süreci birbiriyle çatışıyor.***HÜKÜMETİN (ve iktidar partisinin) yeni bir tezkere girişimi için fazla acele etmek eğiliminde olmadığı açık. Bu durumda ABD daha ne kadar bekleyebilir?Washingtondan gelen bilgiler, yönetimin de bu konuda kesin karar noktasına henüz gelmediğini gösteriyor. Pentagona sabırsızlananlar, haftalardır Akdenizde bekleyen gemilere artık Körfeze yönlenmeleri emrinin verilmesini isterken, Dışişleri Bakanlığı çevreleri Ankaradan net bir sinyal gelinceye kadar (kısa bir süre daha) beklenmesinden yana görünüyorlar.Ama Washingtondaki bir analistin dün bize naklettiği şu genel düşünce de önemli: "Bush yönetimi Saddam tarafından zaaf olarak görülecek bir hareketsizliğe daha fazla tahammül edemez. Washington mutlaka Bağdata kararlılığı konusunda kuvvetli bir sinyal göndermek istiyor. Bu nedenle Türkiye ile yolu kuzey cephesi opsiyonu üzerinde daha fazla tereddüt gösteremez. Belki birkaç gün daha bekler, o kadar..."O zaman ne olur? Akdenizdeki ABD filosu rotasını güneye çevirir ve bu arada Pentagon, kuzey cephesi opsiyonunun - Türkiyesiz - "alternatif planları"nı masaya yatırır. Bunlar, bir hava köprüsü kurarak, Kuzey Iraka bir miktar asker ve malzeme göndermeyi öngören planlar. Tabii, Türkiye kara yolundan çok daha zor, sınırlı ve pahalı bir yol. Ama, "Washington Post"un belirttiği gibi, ABD ilanihaye bekleyemeyeceğine göre, bu alternatif planlara başvurmak zorunda kalabilir...***MECLİSin kararından sonra eğer yeni bir tezkere girişimi de olmayacaksa, yani Ankaranın ABDye kuzey cephesi ile ilgili son sözü "hayır" olarak kalacaksa, bunun ekonomik, siyasal ve askeri sonuçlarının ne olacağını artık herkes biliyor. ABD ile işbirliği yapmak kadar, yapmamanın da bir bedeli olacak elbet. İkinci şık tercih ediliyorsa, bunun sonuçlarına katlanmaktan başka çare yok.Bu durumda yapılması gereken şey, bundan sonra akılcı ve pragmatik bir politika belirlemek ve hiç olmazsa Türkiye - ABD "stratejik ortaklığı"nın kağıt üstünde kalmamasını sağlamaktır.ABDnin Türkiyeye savaş halinde öngördüğü ek yardım programı herhalde askıya alınacaktır. Ankaradaki bir yetkilinin bize açıkladığı gibi, bu paket bir "alma - verme" dengesine dayanıyordu. Şimdi ABD Türkiyeden asker bulundurma iznini alamadığı takdirde, mali destek vermek istemeyecektir.Ancak Türkiye için ekonomi kadar, askeri - siyasal anlaşmaların da büyük (belki de daha fazla) önemi vardır. Bu da, Kuzey Iraktaki durumla ilgili bir husustur. Kuşkusuz Türk ordusunun Kuzey Iraka (daha büyük sayılarda) girmesi, ABD ile anlaşma olması halinde, daha kolay olacaktı. Şimdi tek taraflı bir müdahale, siyasal, askeri, psikolojik sorunlar ve komplikasyonlar yaratacaktır.İşte bunun önlenmesi için, ABD ile "stratejik ortaklık" çerçevesinde "iletişim kanallarını" açık tutmak lazım. Bu bağlamda özellikle Kuzey Irak ile ilgili görüşmeleri sürdürmek ve yeni bir işbirliği zemini oluşturmak Türkiyenin gerçek "ulusal çıkarları"na çok daha uygun düşer. Türk diplomasisi işte şimdi bunu sağlamak için fazla "beklemeden" harekete geçmelidir... skohen@milliyet.com.tr Şu anda herkes "değerlendirme ve bekleme" aşamasında...