Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Geçen cuma günü Nepal'in başkenti Katmandu'da yapılan bölgesel zirvede, Pakistan Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref'in Hindistan Başbakanı Atal Bihari Vajpayee'nin yanına gidip elini sıkması, konferans salonunda büyük heyecan yaratmıştı.
Bu sürpriz jest karşısında, Hint liderinin, kronik diz ağrılarına rağmen ayağa kalkıp meslektaşını (ve de aynı zamanda rakibini) selamlaması, dünya televizyonlarına da akseden olumlu yorumlara yol açmıştı.
Zirvenin sona ermesinden önce, ekranlara bir el sıkma sahnesi daha yansıdı. İki lider "gayri resmi" kısa bir görüşmenin ardından birbirlerinin elini sıkarak, ileride daha kapsamlı bir toplantı yapmak umudu ile, Katmandu'dan ayrıldı...
* * *
BİR el sıkma ile ne değişir? Hele bu ellerin sahipleri, nerede ise ülkelerini savaşın eşiğine getirecek kadar birbirlerine karşı bir tavır içinde iseler?..
Nitekim liderler birbirlerinin elini sıkarken, Keşmir bölgesinde Hint ve Pakistan askerlerinin elleri, silahlarına sarılı duruyordu. Ve sınırda tetikler çekiliyor, askerler ölüyor, siviller kaçışıyordu...
Ama gene de, bölgesel bir konferans vesilesi ile bir araya gelen iki liderin el sıkmasının anlamı vardı. Bu, iki tarafın her şeye rağmen anlaşmazlıklarını dövüşerek değil, konuşarak halletmek istediklerini gösteriyordu.
Uluslararası sürtüşmelerde, bir el sıkma ile çözüm yolunun açıldığı çok görülmüştür.
Nitekim General Müşerref ile Vajpayee'nin el sıkma sahnesinin ardından, havayı yumuşatan, yeni umutlar yaratan bazı gelişmeler oldu...
* * *
HİNDİSTAN ile Pakistan'ı son zamanlarda birbirine düşüren olay, şiddet eylemlerinde görülen tırmanmadır. Yeni Delhi öteden beri İslamabad'ı, Keşmir bölgesindeki terörist saldırılardan sorumlu tutuyordu. 13 Aralık'ta Hint parlamentosuna karşı girişilen baskından sonra, Vajpayee daha "harbi" konuşmaya ve bölgede askeri yığınak yapmaya başladı.
Başta General Müşerref Hint iddialarını yalanlamakla yetindi. Ancak 13 Aralık saldırısından ve savaş tehlikesinin ciddi boyutlar almasından sonra, terörist örgütlere karşı harekete geçti. Bunun sonucunda 200 militan tutuklandı.
Bu hafta İslamabad'ı ziyaret eden İngiltere Başbakanı Blair şahsen, Washington'dan Başkan Bush da telefonla, General Müşerref'e mutlaka terörizme karşı net ve etkin bir tavır alması telkininde bulundu. Önceki gün Pakistan lideri, Pakistan'ın "terörizmi her şekli ile reddettiğini" beyan etti ve militan grupları saf dışı edeceği sözünü verdi.
* * *
PAKİSTAN liderinin böyle bir tavır alması, umut verici bir gelişme.
Müşerref'in ülkesi içinde, geniş bir köktendinci militan kitlenin baskısı altında bulunduğu, (hatta Taliban yanlılarının sayısının da az olmadığı) unutulmamalı. Pakistan'da çoğunluk, Keşmir için girişilen eylemleri "terörizm" değil, "direniş" veya "bağımsızlık savaşı" olarak görüyor.
Dolayısı ile Müşerref teröre başvuran örgüt veya kişilere karşı harekete geçmekle ciddi bir siyasal risk de almış oluyor.
Vajpayee Generalin bu konuda daha enerjik davranmasını beklediğini söylüyor. Ancak Müşerref'in de, halen izlediği cesur politikasını sürdürebilmek için, Hindistan'ın - ve dünyanın - kendisine anlayış ve güven göstermesini beklemeye hakkı var.