Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İSVEÇ’in İstanbul Başkonsolosu Ingnar Karlsson, deneyimli bir diplomat olmanın yanı sıra, tanınmış bir araştırmacı ve yazardır. 65 yaşındaki diplomat, Ortadoğu dahil, dünyanın çeşitli bölgelerindeki elçiliklerde görev yapmış, bu arada siyasi konular üzerinde 13 kitap yazmıştır. Bunlardan bazısı ve bu arada geçen yıl yayımlanan “Avrupa ve Türkiye” adlı eseri, Türkçeye de çevrilmiştir.
Önceki akşam Ingnar Karlsson, 2 ay önce İsveç’te yayımlanan ve Türkçe tercümesi de henüz basılan “Bir Diplomatın Gözüyle Kürt Sorunu” adlı kitabının tanıtımını, İsveç Başkonsolosluğu’nda verdiği bir resepsiyonda yaptı.
Türkiye’de 7 yıl gibi rekor bir süre görev yapan ve şimdi emekliye ayrılmakta olan İsveçli diplomat, bölgedeki Kürt sorununu yıllardan beri inceliyor. Bu uzun ve kapsamlı çalışmalarının ürünü, işte yeni çıkan kitabı.
Resepsiyonda yaptığı konuşmada, Karlsson bu kitabının İsveç’te büyük ilgi gördüğünü, basında da çok iyi karşılandığını söyledi; ancak, bazı militan Kürt çevrelerinin kendisini çok sert şekilde eleştirdiğini de ekledi.
Kitabı okuyunca buna şaşmamak gerekir...

Neden “ütopya”?
Kürt militanlarının hoşlanmadığı başlıca husus, yazarın Ortadoğu’nun çeşitli ülkelerinde yaşayan Kürtlerin tek bir devlet kurma hayaliyle ilgili ifadesidir. Karlsson “Büyük Kürdistan”ın sadece bir “ütopya” olduğunu ve bunun gerçekleşmesinin de mümkün olmadığını, nedenlerini anlatarak vurguluyor.
Kısaca özetlersek, bu nedenlerin başında, çeşitli ülkelerde yaşayan Kürtlerin farklı duygu ve düşüncelere sahip olması, ulusal birlikten yoksun bulunması, ortak bir kimliğin oluşmaması, çoğunluğun kendilerini yaşadıkları ülkelerle özdeşleştirmesi, ayrıca tüm komşu ülkelerin böyle bir oluşuma şiddetle karşı çıkması gibi faktörler geliyor. Karlsson böyle bir hayalin güç kullanılarak yaşama geçirilmeye kalkılması konusunda da şu ifadeyi kullanıyor: “Bu, zaten büyük zorluklarla yaşayan bir halkın üzerine daha da fazla felaketler yükleyecek bir illüzyondur”...
İsveçli diplomat, Türkiye’yi bölmek isteyen PKK’nın da, aslında Kürtlerin içinde “bölünmüşlük ve iç çatışmalar” yarattığını, örnekler vererek belirtiyor.

Nasıl çözülür?
Kürtlerin tarihi, kültürü, yaşadıkları ülkelerde ve bölgelerde karşılaştıkları sorunları objektif bir şekilde anlatan Karlsson, kitabının son bölümlerinde ilgili taraflara tavsiyelerde bulunuyor.
Yazar AB’ye tavsiyelerini Türkiye ile ilişkiler çerçevesinde yapıyor ve AB’nin PKK’ya karşı daha kesin bir tutum alması gerektiğini savunuyor. İşte bir cümlesi: “...AB ve üye devletler, PKK ile bağlantılı olduğu iddia edilen veya kanıtlanan Avrupa’daki örgütler ve kurumlar karşısında, ortak bir tutum konusunda birleşmelidir”... Bu bağlamda ROJ TV olayı örnek gösteriliyor.
Karlsson, “Anlaşmazlık Nasıl Çözülür?” başlıklı bölümde, Türkiye’nin de yapması gereken işleri sayıyor. Yazara göre, PKK’ya karşı güvenlik alanında yürütülen mücadeleye paralel olarak, Kürt sorununun çözümü için yeni stratejiler geliştirmek, bu arada eğitim, kültür, ekonomi alanlarında radikal değişiklikler ve reformlar yapmak gerekiyor.
Karlsson, kitabın önsözünde, amacını, “Bugünkü durumun arka planını aydınlatmak ve Kürtlerin yaşadıkları devletlerdeki temel insan ve yurttaşlık haklarının çözümü koşullarını tartışmak” şeklinde açıklıyor.
İsveçli diplomatın tespit ve tavsiyeleri gerçekten dikkate alınmaya değer...