Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gerçekten Ankara'nın gündeminde Irak öne çıkarken AB geri plana mı itiliyor?Başbakan'ı yakın bir yetkilinin deyişiyle, Irak'a yapılan vurguyu AB politikasının önemini kaybettiği şeklinde algılamak yanlış. Mesele basit: AB süreci işlemeye devam ediyor. Şu sırada yeni bir karar gerektiren bir durum yok. Oysa Irak'ta giderek vahimleşen bir tehlike var. Örneğin bu tehdit Kuzey Irak'taki ve Kerkük'teki gelişmelerle büyüyor. Bu nedenle Ankara şimdi dikkatlerini daha çok bu güncel mesele üzerinde toplamak zorunda...Tabii gözlerin Irak'a çevrilmesi, AB ile ilişkilerin ihmal edilmesi anlamına gelmez. Nitekim son haftalarda Birlik ile yaşanan sıkıntılara rağmen, sürecin aksamamasına özen gösteriliyor. Dün AB ile yeni bir strateji (veya "yol haritası") belirlemek üzere Ankara'da düzenlenen toplantının açılışında, Dışişleri Bakanı Gül, hükümetin bu konudaki kararlılığını vurguladı.Kısacası, AB işi Türkiye için bir "rutin" haline geldi. O süreç -inişli çıkışlı şekilde- ilerlerken, Ankara Irak'taki gelişmelerle (ve tehlikelerle) daha yakından meşgul olmak ve yeni stratejiler geliştirmek zorunda... BAŞBAKAN Erdoğan'ın "Irak meselesi bizim için AB sürecinden daha önemli bir hal alıyor" şeklindeki sözleri, ilk bakışta, Türk dış politikasının önceliklerinde bir değişikliğin yer aldığı izlenimini yaratıyor. Başbakan önceki gün AKP grup toplantısındaki konuşmasında, şimdiki stratejinin temel parametrelerini açıkladı. Bunlar daha önce de belirtilen esasları içeriyor: Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması, mezhep çatışmalarının durdurulması, anayasanın yeniden düzenlenmesi, merkezi hükümetin otoritesinin (petrol gelirlerinin dağıtım şeklinden, sınırların kontrolüne kadar) güçlendirilmesi, oldubittilere (özellikle Kerkük'te) meydan verilmemesi, Kuzey Irak'ta PKK varlığının sona erdirilmesi gibi...Bu kez dikkati çeken nokta, Başbakan'ın bunları sayarken, Türkiye'nin aksi yöndeki gelişmelere "seyirci kalmayacağı" şeklinde ciddi uyarılarda bulunmasıdır.Bu, örneğin Kerkük'te referandumla oldubitti yaratma veya Kuzey Irak'ta PKK'nın faaliyetine göz yumma gibi durumlarda, Türkiye'nin "inisiyatifi ele alması" demektir. Bu ifade muğlak görünebilir, ama bunun içinde çeşitli olasılıklar ve opsiyonlar var. Bu "şifreleri" okumak, "ilgili" ülkelerin ve grupların yetkilileri için, zor değil... Eski esaslar Ankara'daki bir kaynağın deyişiyle, Başbakan'ın önceki günkü sert ifadesinin amacı, belirli adreslere şimdiden alarm sinyallerini ve uyarıları ulaştırmaktır.Başbakan uyarılarının başlıca muhatabının ABD olduğunu da saklamadı. Hatta "Terörle Mücadele Özel Temsilciliği" konusundaki son şikâyetlerinin asıl adresinin de Washington olduğunu açıkça söyledi.ABD'nin bu bağlamda gerekeni tam yapmadığını artık Amerikalılar da kabul ediyorlar. Dışişleri Bakan yardımcılarından Matthew Bryza'nın (önceki günkü Milliyet'te çıkan) demeci de bunun göstergesi...Bütün bu sözler ve uyarılar, bir sonuç verecek mi?Şimdi dikkatler Başkan Bush'un bu sabaha karşı açıklayacağı ABD'nin "yeni Irak stratejisi"ne çevriliyor. skohen@milliyet.com.tr Yeni uyarılar