Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       ÖNÜMÜZDEKİ pazar günü yapılacak Alman seçimlerinin sonucu Türk - Alman ilişkilerini ve Almanya'daki Türklerin geleceğini nasıl etkileyecek?
Bunun yanıtı, seçimleri kimin kazanacağına bağlı. Birkaç gün öncesine kadar Gerhard Schröder'in Sosyal Demokrat Partisi (SPD) Helmuth Kohl'ün Hıristiyan Demokrat Partisi'nin (CDU) bir hayli önünde görünüyordu. Son nabız yoklamaları ise, bu farkın epey kapandığını (ve hatta 2 puanlık bir farka indiğini) gösteriyor.
Bu durumda, yukarıdaki soruyu iki olasılığa göre yanıtlamak gerek.
Türkiye'de SPD'nin kazanması halinde, Türkiye açısından işlerin daha iyi gideceği yolunda bir izlenim var. Bu, daha çok son zamanlarda Şansölye Kohl'ün bazı davranışlarının ve buna Ankara'nın gösterdiği sert tepkinin bir sonucu. Bu ne kadar doğrudur? Türk - Alman ilişkileri gerçekten Kohl'ün veya Schröder'in iş başına geçmesi durumuna göre farklı biçimde etkilenecek mi?
* * *
BİZCE ilişkiler açısından, bu seçimlerin sonucundan büyük bir değişiklik beklememek gerek.
Gerçi Şansölye Kohl'ün Türkiye'nin AB adaylığı konusunda daha baştan ve özellikle Lüksemburg zirvesinde takındığı tavır unutulmuş değil. Başbakan Mesut Yılmaz da sert demeçleri - ve özellikle "lebensraum" suçlaması - ile Kohl'ü kişisel olarak karşısına almıştır.
Ama bu davranışın üslubu bir yana bırakılırsa, Bonn'un Türkiye - AB ilişkileri konusundaki politikası, Schröder'in kazanması halinde radikal bir değişikliğe uğrayacak değil. Belki üslupta bir fark olur. Nitekim SPD lideri seçim kampanyası sırasında bu konuda daha yumuşak ifadeler kullandı. Ancak, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda insan hakları gibi kriterlere verilen önemi de belirtmekten geri kalmadı.
Direkt olarak Türk - Alman ilişkileri ve Almanya'nın Türkiye'ye bakışı açısından da Kohl ile Schröder arasında büyük bir fark yok. Ancak Kohl'ün son dönemde, Başbakan Yılmaz'ın sözlerinden duyduğu kızgınlığın, soğukluğu daha da artırdığı bir gerçek.
Diğer bir deyişle, Schröder'in iş başına geçmesi, temel politikada bir değişiklik yaratmayacak, ancak ilişkilerin yeniden canlandırılmasını kolaylaştıracaktır. Kohl'ün iktidarda kalması halinde psikolojik engeli aşmak için daha büyük çaba harcamak gerekecek...
* * *
BAŞBAKAN Yılmaz'ın Almanya'daki seçim kampanyasının başında seçime katılma hakkına sahip Türk kökenli Alman vatandaşlarına (sayısı 160 bin civarında), Kohl'e AB başvurusu konusundaki tavrından ötürü oy vermemeleri yolundaki çağrısı, sadece CDU değil, diğer siyasal çevrelerde de "Ankara'nın Alman iç politikasına müdahalesi" olarak görülmüş ve tepki yaratmıştı.
Aslında Almanya'daki Türkler, geleneksel olarak, SPD'ye daha çok yakınlık hissederler. Nedeni de, Sosyal Demokratlar'ın, ülkedeki "konuk işçiler"in sorunlarına farklı biçimde eğilmeleri ve bu arada Türklerin çifte vatandaşlığına nispeten daha sıcak bakmalarıdır. Nitekim "yabancılar" konusunda CDU ile SPD'nin seçim bildirgelerindeki ifadeler bu farkı yansıtıyor.
Bu nedenle Almanya'daki Türkler (ve özellikle seçimlere katılanlar) öteden beri SPD'yi desteklerler. Bu kez de Türk kökenli seçmenlerin çoğunluğunun SPD'ye (bir kısmının da Yeşillere) oy vereceği belli. CDU'ya oy verecek olanların sayısı zaten düşük. Bu yüzden Başbakan'ın böyle bir çağrı yapmasına da gerek yoktu...
Seçimlerle ilgili önemli bir nokta da, sandıktan çıkacak sonucun nasıl bir hükümet yaratacağıdır. Hiçbir parti çoğunluğu elde edemeyeceğine göre, alacakları oy nispetine göre, ya SPD Yeşiller'le, ya CDU liberallerle veya SPD ile CDU koalisyon kurabilirler. Ama yukarıda belirttiğimiz gibi, Türk - Alman ilişkilerine etkisi bakımından Kohl'ün ya da Schröder'in başında bulunacağı bir hükümetin varlığı, fazla bir şey değiştirmeyecektir.
* * *
BU ilişkiler, iki taraf için de çok önemlidir. Bu bakımdan Almanya'daki seçimler son aylarda görülen sürtüşmelerin ve soğukluğun giderilmesi için bir fırsat oluşturuyor.
Bonn'da iktidara kim gelirse gelsin Ankara ile Bonn'un ilişkilerde yeni bir sayfa açmak için elele vermesinde yarar vardır. Türkiye açısından, Schröder iş başına geçerse, bu daha kolay olabilir. Ama Kohl iktidarda kalırsa dahi, yeni bir başlangıç için inisiyatifi ele almak o kadar zor sayılmamalıdır...


Yazara E-Posta: s.kohen@milliyet.com.tr