Mavi Marmara saldırısından sonra Türkiye’nin kurulmasını ısrarla talep ettiği ve İsrail’in de nihayet buna razı olmasıyla oluşturulan BM araştırma komisyonuna “panel” denmesi boşuna değil. Bu sözcük, “karar vermekten ziyade, sorunu çeşitli yönleriyle araştırmayı ve farklı anlayışları ortaya koymayı” amaçlayan uzmanlar grubu için kullanılır.
BM tarafından kurulan ve Türk, İsrail, Yeni Zelanda ve Kolombiya temsilcilerinin dâhil olduğu grup için panel sözcüğünün tercih edilmesi, bu bakımdan anlamlıdır.
BM yetkililerinin açıklamaları da bu panelin Mavi Marmara baskınını nasıl gerçekleştiğini tespit etmeye çalışacağı, bu amaçla İsrail’de ve Türkiye’de yapılan soruşturmaların raporlarını inceleyeceği ve ayrıca kendi yürüteceği soruşturma ile bilgi toplayacağı belirtildi.
Ancak panelin görev ve yetkilerinin ne olacağı henüz pek net değil. Nitekim New York’ta toplanan temsilciler öncelikle buna bir açıklık getirmeye çalışıyorlar.
Yetkiler tartışma konusu
Daha işin başında panelin ne yapacağı ve ne yapmayacağı konusunda tartışmalar çıktı. İsrail’in, panelin askerilerle görüşmesine itiraz etmesi, kafa karışıklığı yarattı.
Belli ki, panelin kurulması için yapılan müzakerelerde, bir mutabakat olsun diye, bazı noktalar muğlak bırakılmış. Şimdi görev tanımını ve yetki sınırlarını netleştirmek gerekiyor.
Ancak Genel Sekreter Ban Ki Moon başta olmak üzere BM yetkililerinin beyanlarından anlaşıldığı gibi, bu panel, kriminal bir soruşturma yapmak ve cezai bir karar vermek için kurulmuş değil. Eylülde hazırlayacağı ilk rapor ve gelecek şubatta sunacağı nihai rapor, bulgularını ve değerlendirmelerini içerecek, ama bağlayıcı herhangi bir hüküm taşımayacaktır.
Panel incelemelerini yaparken, Türkiye’nin ve İsrail’in kendi komisyonlarının soruşturmalarının sonuçlarını da dikkate alacaktır. Türkiye özel araştırma komisyonunu bu hafta kurdu. İsrail’de gerek askeri, gerekse siyasi soruşturmayı yürüten iki komite bu hafta çalışmalarını tamamladı. Bu ikinci komisyonda İsrail Başbakanı’nın, Savunma Bakanı’nın ve Genel Kurmay Başkanı’nın ifadeleri (kendi aralarındaki farklılıklara rağmen) şunu gösteriyor: İsrail tarafı, Mavi Marmara operasyonunun “haklılığı”na inanıyor, sadece uygulamada bazı hatalar olduğunu öne sürüyor...
Ankara’nın beklentisi
Türkiye’nin bu olayın başından beri talebi ve BM soruşturmasından beklentisi, İsrail’in uluslararası sularda seyreden ve insani bir misyon üstlenen bir geminin saldırıya uğramasının ve 9 Türkün öldürülmesinin bir suç olarak değerlendirilmesi ve bunun cezalandırılmasıdır.
Aslında Türk diplomasisi, işin başından itibaren başarılı bir performans gösterdi. Türkiye BM Güvenlik Konseyi’nden olayla ilgili bir başkanlık deklarasyonu çıkarttı, uluslararası camiayı seferber etti. Gazze ablukasının hafifletilmesi için baskı yapılmasını sağladı, İnsan Hakları Komisyonunu devreye soktu...
Şimdi BM paneliyle beklentilerin ne ölçüde gerçekleştirileceği konusunda bazı kuşkular var. Panelin dengeli bir rapor hazırlama kaygısıyla tek yanlı olarak İsrail’i suçlaması olasılığı zayıf görünüyor. Türk hükümetinin İHH’ya desteği gerekçesinin de raporda belirtilmesi riski var. Kaldı ki, panelden İsrail’e karşı yaptırım uygulaması gibi bir tavsiyenin çıkmasını beklememek gerek.
Sonuçta bu sorunu çözecek olan bu BM Paneli değil, olsa olsa Türkiye ile İsrail arasındaki siyasi süreçtir.