BULGARİSTAN önceki gün görevine başlayan yeni hükümeti ile, siyasi yaşamında iki ilginç "ilk"e damgasını vurdu.
Simeon Saks - Koburg'un Başbakan olması ile yalnız Bulgaristan'da değil, Avrupa'da da ilk kez bir eski Kral, "halktan biri" olarak politikaya atılmış ve sandık yolu ile iktidara gelmiş bulunuyor.
Sekiz milyon nüfusun yüzde 9'unu oluşturan Türk azınlığı kendi siyasi örgütü olan Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) vasıtası ile, ilk kez Bulgar hükümetinde temsil ediliyor.
Bu iki "ilk", komşunun demokrasi ve siyasi olgunluk alanında kat ettiği büyük mesafeyi gözlerin önüne seriyor.
* * *
ESKİ Kral İkinci Simeon'un 55 yıl sonra ülkesine dönüp siyasete atılması ve kurduğu "Ulusal Hareket"in seçimlerdeki zaferi sonucu işbaşına geçmesi ile, Bulgaristan'da şimdi yeni bir dönem başlıyor.
64 yaşındaki Simeon Saks - Koburg'un, Bulgar halkı tarafından da paylaşılan bir vizyonu var: Ülkeyi Batı ile bütünleştirmek, yaşam standardını Avrupa düzeyine çıkarmak.
Yeni Başbakan ilk konuşmasında bunun altını çizdi, "siyasal ve ekonomik reformlarla, Bulgaristan'ın Birleşik Avrupa'da yerini almasını sağlamanın, hükümetinin hayati ulusal hedefi olduğunu" belirtti.
Bu amaçla Simeon'un kurduğu hükümet modeli ilginç: On altı üyeli koalisyona kendi Ulusal Hareket'inin dışında HÖH'ten ve ayrıca muhalefetteki Sosyalist Parti'den de "adam "almış bulunuyor. Bunların çoğu "sıradan politikacı" değil, "meslek sahibi", genç uzmanlar. Yani, bizdeki moda deyişi ile, "teknokratlar..."
Simeon, "hayati ulusal hedefi"ne ulaşmak için kendisine 800 günlük bir süre veriyor. Ve böyle bir kadrodan oluşan "geniş tabanlı" hükümeti ile misyonunu bu süre içinde başarabileceğine inanıyor. Halkı da - en azından şu aşamada - kendisine güveniyor, ileriye umutla bakıyor...
* * *
YENİ hükümette 2 Türk bakan ile 5 Türk müsteşarın yer alması (ayrıca 3 bölge valiliğine Türklerin atanması) doğrusu hepimize "komşuya bak, nereden nereye geldi" dedirtiyor.
Henüz 15 - 20 yıl önce, komünist Bulgaristan, Türk azınlığını eritmek için son derece anti - demokratik, gayri insani yöntemler kullanıyor, o dönemde yüz binlerce Türk canını kurtarmak için Türkiye'ye göç ediyordu.
Todor Jivkov rejiminin son bulmasından sonra, Bulgaristan'da yeni bir sayfa açılması ile, Türkler de "hak ve özgürlüklerine" kavuştular. Bu isim altında kurdukları siyasi hareket sadece azınlığa değil, çoğunluğa da bu yönde büyük katkıda bulundu. Ve işte sonucu: Şimdi HÖH, hükümette...
* * *
KUŞKUSUZ bu yeni hükümetle, Türk - Bulgar ilişkilerinin çok daha ileriye gitmesi şansı da doğuyor. Bunun böyle olacağı inancını veren faktörlerden biri de, Dışişleri Bakanlığı'na, Solomon Pasi'nin getirilmesidir. Son yıllarda Atlantik Kulübü Başkanı olarak Türkiye'deki birçok toplantılarda görüşmek fırsatını bulduğumuz 45 yaşındaki Pasi, ülkemizi yakından tanıyan bir Türk dostu.
Kısacası, Bulgaristan seçimle gerçekleştirdiği değişim sayesinde, iyi bir start alıyor...