Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Konferansın açılması, İran'ın nükleer faaliyetiyle ilgili BM raporunun açıklanmasına rastladığı için, "İran krizi" toplantılarda ve özel konuşmalarda öne çıkmış bulunuyor."Brüksel Forumu"nda esas konu "Atlantiğin iki yakası"nın (ve hatta Batı ile Doğu'nun, bu arada konferansta cumhurbaşkanı veya başbakan düzeyinde temsil edilen Kafkasya ve Balkanlar'ın) nasıl ortak politikalar oluşturabileceğidir. Son zamanlarda özellikle Irak gibi sorunlar TransAtlantik diye anılan Batı ittifakı içinde bile çatlaklar yaratmıştır. Şimdi İran krizi de böyle bir durum mu yaratacak? Rusya ve Çin ortak politikanın izlenmesine engel mi olacak? Batı'nın dayanışma içinde olması içinde olması için ne yapması gerek? Burada işte bu zor soruların yanıtları aranıyor... NATO ve AB'nin "başkenti" Brüksel, şu sırada, dünyanın çeşitli yerlerinden gelen siyasi liderlerin, diplomatların, akademisyenlerin ve yazarların katıldığı "Brüksel Forumu" adlı bir konferansa ev sahipliği yapıyor. "Marshall Fonu" tarafından düzenlenen ve ABD ile Avrupa arasındaki "sorunları ve fırsatları" değerlendirmeyi amaçlayan iki günlük toplantıda, 200'den fazla katılımcı, çeşitli küresel sorunları tartışıyor. Konferansın en güçlü ve karizmatik konuşmacılarından biri Amerikalı Senatör John McCain... Daha önceden de tanıdığım bu ünlü politikacının kişiliğinden kısaca bahsedeyim. 2000 yılında başkanlık seçimleri için kendisi (Bush'a karşı) Cumhuriyetçi Parti adayı seçilmişti. Şu anda da iki yıl sonraki başkanlık seçimleri için en güçlü aday olarak görünüyor. Kendisi şimdiden buna hazırlanıyor.Senatör McCain'in bizi ilgilendiren yanı, Türkiye'ye destek veren (ve ayrıca kişisel sempatisi olan) bir Kongre üyesi olmasıdır. Bu duygularını forumda yaptığı kapsamlı dış politika konuşmasında dile getirdi.Senatör bu platformdan Avrupalılara seslenerek, Türkiye'nin AB'nin dışında bırakılmamasını istedi. Verdiği mesaj açık: "Vizyonumuz demokratik, laik, hem NATO hem AB üyesi bir Türkiye öngörüyor. Avrupa'nın Türkiye'yi reddetmesi, onu Avrupa-Atlantik kurumlarından uzaklaştırabilir, hükümet içinde veya dışında aşırılığa yol açabilir. Bunu hiçbirimiz istemeyiz. Kaldı ki, Türkiye'yi entegre etmekle İslam dünyasına Batı'nın bir kapalı kulüp olmadığı mesajını da vermiş oluruz"...Konuşmasından sonraki sohbetimizde McCain bu sözleriyle neyi kastettiğini şöyle açıkladı: "Türkiye'nin çeşitli seçenekleri var. Bu ille Türkiye'nin İslam dünyasına döneceği, Batı'ya sırt çevireceği anlamına gelmiyor. Ama Türkiye'nin Avrupa ile bütünleşmesi, onun Batı dünyasında kalmasını sağlayacaktır"... AB'ye çağrı Senatör McCain konuşmasında İran konusunda net ama sert bir tavır sergiledi: "İran krizi Soğuk Savaş'tan beri dünyanın karşılaştığı en büyük tehdittir... İran'ın durdurulması için bütün dünyanın işbirliği yapması gerek. Bazı yaptırımları uygulamak şart. Askeri müdahale başvurulacak en son opsiyondur"...McCain'e sordum: "Genelde yaptırımlar beklenen sonucu vermiyor, hatta ters tepiyor. İran için böyle olmayacağından emin misiniz?.." Direkt yanıt verdi: "Hayır, emin değilim. Ama bunu denememiz şart. Bunu da yapamazsak Tahran'daki rejim hepimizin başına bela olur. Ama yaptırım uygulanacaksa, herkesin dayanışma halinde buna katılması gerekiyor"... "Brüksel Forumu"nda da görüldüğü kadarıyla böyle bir konsensüs sağlamak oldukça zor iş... skohen@milliyet.com.tr İran'a uyarı