Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BİZ AB konusunda yeni, umut verici sinyaller beklerken, Ankara’yı ziyaret eden Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner’den başka bir AB ile ilgili farklı bir mesaj geldi.
Konuk Bakan’ın sözünü ettiği AB, Avrupa Birliği değil, Akdeniz Birliği’dir.
Fransızca “Union pour la Mediterranee” adıyla iki yıl önce kurulan bu topluluğu nerdeyse unutmuştuk. Kouchner’in Ankara ziyareti, onun varlığını hatırlatmış oldu!
Fransız diplomasisinin başı, daha gelmeden, “Hürriyet”e verdiği demeçte, Türkiye’nin Akdeniz Birliği’nde (veya daha doğru çevirisiyle “Akdeniz İçin Birlik”te) daha aktif bir rol oynaması çağrısında bulundu.
Türkiye bu toplulukta daha faal olmayı ne kadar ister bilemiyoruz; ama Fransa’nın “ismi var, cismi yok” diyebileceğimiz bu topluluğu canlı tutmayı çok arzu ettiği açık.
Çünkü bu “Öteki AB”, bir “Fransız kreasyonu”dur!
AB üyesi olsun veya olmasın, Akdeniz’de kıyısı bulunan ülkeleri bir araya getirme fikri, Nicolas Sarkozy’ye ait. Kendisi daha Cumhurbaşkanı olmadan böyle bir proje ortaya atmıştı. Elysee Sarayı’na oturduktan sonra, ilk yaptığı işlerden biri de bu düşüncesini AB ortaklarıyla paylaşmak ve AB üyesi olmayan ülkeleri (başta Türkiye) buna katılmaya davet etmek oldu.
Sarkozy’nin bu çabaları sonunda, “Akdeniz için Birlik” 13 Temmuz 2008’de, Paris’te AB üyeleri ile üye olmayan Akdeniz ülkelerinin katıldığı bir törenle kuruldu.

Akdeniz’e açık...

NE var ki, bu topluluk kuruluşundan sonra pek bir varlık gösteremedi. Her ne kadar birliğin amacı, topluluğa dahil ülkeler arasında siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkileri geliştirmek ise de, açıkçası bugüne kadar bu fonksiyonunu yerine getiremedi.
Gerçi Sarkozy bu konuda hevesli ve umutluydu ama, çok kimse bunun pek bir varlık göstermeyeceğinden emindi. Çünkü AB dışındaki Akdeniz’deki ülkeler arasında böyle bir ortak vizyon yok. Hatta birçoğu (özellikle Ortadoğu’dakiler) arasında düşmanlık ve çatışma var...
Kuşkusuz bütün bu ülkeleri barış ve işbirliği içinde bir araya getirmek, güzel bir ideal. Ama bunun “gerçekleşebilirliği, oldukça zayıf.
Aslında Sarkozy’nin bu projeye bu kadar önem vermesinin nedeni, sadece o ideal veya vizyon değil, daha çok Fransa’yı uluslararası diplomaside öne çıkarmak ve Fransa’nın geniş Akdeniz havzasında nüfuzunu pekiştirmek arzusudur.

Avrupa’ya kapalı

TÜRKİYE açıkçası başından beri bu projeye soğuk baktı. Ankara Sarkozy’nin bu projeyi Türkiye’ye AB’ye bir alternatif olarak “satmak” istediğine inandı. Hatta kuruluş aşamasında Türkiye buna dahil olmak da istemedi.
Daha sonra Fransa bu birliğin AB’nin alternatifi olarak düşünülmediğine dair güvence verdi. Türkiye bu şartla Paris’teki törene katıldı...
Ama Sarkozy’nin hâlâ Türkiye’yi, esas AB yerine bu AB (yani Akdeniz Birliği) içinde görmek istediği apaçık. Kouchner’in söyledikleri de bunun göstergesi.
Ne diyor Kouchner? Türkiye Akdeniz Birliği’nde daha aktif bir rol oynasın... Esas AB’ye gelince, “müzakere süreci hızlı gitmesin, fasıllar tek tek ele alınsın, süreç kendi doğal akışına bırakılsın...”
Paris’in resmi pozisyonu hep aynı.
Değişen şey, Türk -Fransız ilişkilerindeki anlayış ve atmosferdir. AB konusundaki anlaşmazlıklara rağmen, ikili siyasi temaslar gelişiyor (yakında Sarkozy de gelecek) ekonomik, kültürel bağlar güçleniyor...
Bardağın dolu tarafı bu...