Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Mısır’da Mursi yönetimini deviren ordu ve onu destekleyen muhalifler, olay için bir türlü “darbe” diyemiyor, yapılan askeri müdahaleyi “ikinci devrim” olarak nitelendiriyor.
Mursi’yi alaşağı edenler istedikleri kadar “darbe” sözcüğüne karşı tepki göstersinler, yaptıkları şey düpedüz darbedir.
Askerlerin bizzat yönetimi devralmamaları ve sivil bir hükümet kurmaları bu gerçeği değiştirmez. Değil mi ki ordu, seçim yolu ile iktidara gelen bir cumhurbaşkanını ve onun yönetimini silah zoru ile devirdi, bunun -her dilde- adı “askeri darbe”dir.
Bunun alışılagelen darbelerden farklı bir müdahale olduğu, ordunun Mısır’ı yönetmek gibi bir niyet taşımadığı, ülkedeki bölünmeyi ve iç çatışma tehlikesini bertaraf etmeyi amaçladığı öne sürülebilir. Aynı şekilde milyonlarca insanın sokaklara dökülüp Mursi’nin çekilmesini istemesinin de, yönetimin meşruiyetinin artık kalmadığını gösterdiği de iddia edilebilir...
Ama bunların hiçbiri de ordunun ülke tarihinde ilk kez özgür seçimlerle iş başına gelen bir cumhurbaşkanını devirmesini haklı çıkarmaz.
Sonuçta bu darbe sadece bir lideri ve yönetimini alaşağı etmekle kalmıyor, henüz emekleme çağında bulunan Mısır demokrasisini de askıya alıyor.

Karşılıklı hatalar
Mısır’ın bu noktaya nasıl ve neden geldiği daha çok tartışılacaktır. Bunda Mursi’nin ve tabanını oluşturan Müslüman Kardeşler’in yaptığı ciddi hataların önemli payı var tabii.
Ne yazık ki Mursi milyonlarca insanın sokaklara dökülmesini iyi okuyamadı. Ordunun müdahaleye hazır olduğu uyarısı karşısında da uzlaşma yerine “dik durma”yı tercih etti. Oysa Mursi -daha önce yanında yer alan Selefilerin önerdiği gibi- hemen erken seçimlere gitmeyi içeren bir uzlaşıcı formül ile bu krizi çözebilir ve öylece darbeyi de önleyebilirdi...
Öte yandan Tahrir Meydanı’nda odaklanan halk hareketinin de, bu noktaya gelmesinde payı bulunduğunu da kabul etmek gerek.
Aslında Tahrir Meydanı, Mübarek rejimini deviren hareketin sembolü olmuştu. Uzun yıllar süren bir dikta rejiminin son bulmasına o önayak olmuştu... Aynı şekilde Tahrir Meydanı, Mübarek’ten sonra 17 ay iktidarda kalan orduyu kışlaya çekilmeye zorlayan hareketin de simgesi olmuştu. Bu kez ise Tahrir Meydanı’nı dolduranlar Mursi’ye karşıydı ve derhal istifasını istiyorlardı. İstediklerinin yerine getirilmesi için de bu sefer orduya bel bağladılar ve sonuçta darbeyi alkışladılar...

Askeri vesayet
Olan oldu, şimdi ordu vesayeti altındaki Mısır ne yöne gidecek?
Aslında şu anda yanıtı bilinmeyen pek çok soru var: Mursi yanlıları direnecek mi? Nasıl? Ordu Müslüman Kardeşler’in başını çektiği bu geniş kesimi kucaklayacak mı? Yeni siyasi düzende muhalefetle Müslüman Kardeşler daha uzlaşıcı davranacaklar mı? General Sisi’nin kafasında sivil yönetime dönüş konusunda bir takvim var mı?
Bu darbeden ağır bir yara almış olun Mısır demokrasisinin toparlanıp ayağa kalkması zaman alacaktır. Mısır’ı hâlâ çok zor günler bekliyor.

YARIN: Arap Baharı için kötü örnek