Türk diplomasisi rahat bir nefes aldı. Aynı şey ABD yönetimi için de söylenebilir.
ABD Temsilciler Meclisi giderayak Ermeni soykırım tasarısını geçirseydi, şu anda Türk-Amerikan ilişkilerinin ne noktaya gelmiş olacağını düşünebiliyor musunuz?
Gerçekten Ermeni lobisinin tüm çabalarına rağmen bu tasarının, meclisin gündemine, tam görev süresi biterken gelmemesi, ikili ilişkilerde onarımı zor bir tahribatı önlemiş oldu.
Bu nasıl oldu?
Kuşkusuz Türkiye’nin bütün ağırlığını koymasının -bu arada gene “stratejik kartı” kullanmasının- bunda büyük payı var. Aynı şekilde, Obama yönetiminin bu konuda aldığı tavır ve özellikle Demokrat temsilcileri ikna için harcadığı çabalar da bu sonucun alınmasında rol oynamıştır.
Kuşkusuz bunda kilit bir role sahip olan Meclis Başkanı Nancy Pelosi’nin, konuyu gündeme getirmemesinin de önemli etkisi var. Ermenilerin ağır baskısına rağmen, Pelosi bu tasarıyı meclisin son çalışma saatlerinde alelacele geçiremeyeceğini sezmiş ve pes etmiştir. Şimdi Ermeni örgütleri kendisine ateş püskürüyor, onu ihanetle suçluyor.
* * *
Aslında Ermeni lobisinin bundan bir ders çıkarması, her şeye rağmen Kongre’den Türkiye’ye karşı bir karar çıkartmanın artık kolay hatta mümkün olamayacağını sezmesi gerek. Ancak “Amerikan Ulusal Ermeni Komitesi”nin (ANCA) bildirisine bakılırsa, bu mücadele devam edecek. Bu bakımdan önümüzdeki aylarda gene benzer girişimlere hazır olmak lazım.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun dün belirttiği gibi, bu gibi çabalar sadece zaman ve enerji kaybına yol açıyor. Oysa zaman diyalog ve çözüm arama zamanıdır.
Bu olay Obama yönetiminin ve Kongre’de de birçok üyenin Türkiye’yi gücendirecek ve ABD’den uzaklaştıracak bir durum yaratmak istemediğini açıkça ortaya koydu.
Ancak “stratejik kartın” yanı sıra, Ankara’nın bu “Demokles Kılıcı”nı etkisiz hale getirmek için kısa ve uzun vadede yapması gereken çok iş var. Tabii etkin bir tanıtım ve ikna kampanyası bunların başında geliyor. ABD’deki Türk kuruluşlarının da katkısıyla son zamanlarda bu yönde bir hayli yol kat edildiği görülüyor. Türk diplomasisinin Ermenistan’la ilişkiler ve Ermeni Diasporası ile de temas alanında yeni girişimlerde bulunması ve güvenirliliğini göstermesi gerek.
Kısacası, Ermeni meselesinde bir fasıl kapandı; ama devamı var.
Hep düşman kalınmaz
Türkiye’nin Yunan hava kuvvetlerini önümüzdeki haziranda yapılacak bir ortak tatbikata davet etmesi, iki ülke arasındaki ilişkilerde gelinen noktayı gösteriyor.
Bu sıradan bir jest değil. Türk ve Yunan uçaklarının Ege semalarında zaman zaman it dalaşına giriştiği unutulmamalı.
Ancak bu davet iki ülke arasındaki ilişkilerde son zamanlarda kaydedilen ilerlemenin şimdi askeri alanı da kapsamaya başladığını ortaya koyuyor.
Bu davetin verdiği önemli bir işaret de, Türkiye’nin Yunanistan’ı artık bir tehdit olarak görmediği ve hava sahası dahil, Ege ile ilgili anlaşmazlıkları yeni bir anlayışla halletmek istediğidir. Bunun temelinde yatan esas fikir, iki komşu ülkenin her zaman düşman kalması için bir neden olmadığı ve ilişkilerde yeni bir sayfa açma zamanının geldiğidir.
Henüz 10 yıl önce depremle başlayan Türk Yunan yakınlaşması, güven artırıcı adımlarla, ticaretle, turizmle, kültürel temaslarla ve liderlerin cesur çabalarıyla bugünkü müsait ortamı oluşturmuştur.
Bu sayede şimdiye kadar Ege semalarında karşı karşıya gelen Türk ve Yunan uçakları, bir ortak tatbikatta birlikte hareket edecekler.
Uluslararası ilişkilerde örnek alınacak bir olay...