Reuters Ajansı'nın Grozni'ye bir grup yabancı gazeteci ile birlikte giren muhabiri
Careth Jones, Çeçen başkentini "Dante'nin tasvir ettiği cehennem"e benzetiyor. "Buradaki yıkım her türlü tahmini aşıyor. Grozni tam bir hayalet şehir" diyor...
"New York Times"ın muhabiri
Michael Gordon "Rus askerleri Grozni'yi ele geçirmediler, adeta haritadan sildiler" diye yazıyor ve "artık Grozni sadece bir isim" diye ekliyor...
"Le Monde" muhabiri Sophie Shihab, "ayrıştırma kampları"nın birinden kurtulan bir Çeçen ile röportajında, on binlerce kişinin uğradığı işkence, tecavüz ve açlığı anlatıyor...
Evet, Batı basını bugünlerde Çeçenistan'daki büyük dram üzerine, kendi muhabirlerinin izlenimlerine ve görgü tanıklarının ifadelerine dayanarak kaleme aldıkları röportajlarla dolu...
* * *
AYLARCA süren bu facianın şok ayrıntıları böylece şimdi dünya kamuoyuna yansıtılıyor.
"Şimdiye kadar nerede idiler?" diye sorulabilir. Grozni'deki trajedinin vahim boyutları bilinmiyor muydu? Kısmen biliniyor veya tahmin ediliyordu; ama şimdi ortaya çıktığı kadarı ile değil. Neden? Ruslar yabancıların - özellikle gazetecilerin - Çeçenistan'a girmelerine izin vermiyordu. Girebilen birkaç tanesi ise serbestçe, çalışamıyordu (hala tutuklu veya kayıp olanlar var). Ayrıca Grozni'nin "kuşatılması", haftalarca süren "rutin" bir olay sayılmaya başlanmıştı. Yalnız medyanın değil, BM başta olmak üzere uluslararası kuruluşların ve yabancı devletlerin ilgisi de azalmıştı. Herhalde Rusya'nın yeni lideri Putin'i zor duruma düşürmemek, Moskova ile yeni gerginlikler yaratmamak için...
Şimdi ki gerçekler ortaya çıkıyor ve dünya kamuoyunu sarsmaya başlıyor, bakalım ne olacak: BM ve benzeri örgütler, büyük devletler bu insanlık dışı olayları ve dramları "Rusya'nın iç işi" deyip geçecek mi, yoksa tepkisini doğru dürüst gösterecek mi?.. Göreceğiz...
* * *
BİR başka drama geçelim.
Unutulmuş olan Kosova'ya...
Geçen haziranda çatışmalar durduktan ve uluslararası barış gücü KFOR göreve başladıktan sonra, her şey zamanla yoluna girecek sanıldı. Öyle olmadı. Arnavut mülteciler evlerine döndü, ama bu kez Sırplar saldırıya veya baskıya uğradıkları için kaçmak zorunda kaldı. Son günlerde Kosova'da Arnavutlarla Sırplar arasında çatışmalar başladı.
(BM temsilcisi Bernard Kouchner'in açıklamasına göre ölenler arasında 2 Türk de var). Bu kez Arnavut militanlar KFOR askerlerine karşı da saldırıya geçti.
Şu anda bölünmüş Mitroviça kentinde bir savaş hali ve tehlikeli bir gerginlik hüküm sürüyor.
Kosova'nın siyasal statüsü belirlenmediği sürece, bu kritik durum devam edeceğe benziyor.
Böyle olduğu için de, bu tür sürtüşmeler, "rutin haber" muamelesi görüyor...
* * *
GENE de şunu kabul etmeli ki, Grozni ve Mitroviça olaylarında görüldüğü gibi, Batı medyası bu facialara zaman zaman eğiliyor.
Batı'nın büyük gazetelerinde bu olaylarla ilgili haberler manşet oluyor, yazı ve röportajlara sayfalar ayrılıyor.
Ne yazık ki, tüm dikkatleri iç olaylara endekse olmuş olan Türk medyası, Batı'daki meslektaşları kadar bile, bu gelişmelere ilgi göstermiyor, yer ayırmıyor. Türk kamuoyu genelde olay yerindeki yabancı gazetecilerin yazdıkları sayesinde olup bitenleri öğreniyor.
Oysa, burada sözünü ettiğimiz iki olay da, Türkiye'nin çok yakınında - ve söz sahibi olmak istediği bir bölgede - cereyan ediyor...
Bu ilgi yetersizliğini neye atfetmeli?
Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr