Gerçi Fransa'dan ABD'ye, Polonya'dan Ukrayna'ya kadar yer yer gösteriler yapıldı, meclis kararları alındı, üst düzey yöneticilerin katıldığı anma törenleri düzenlendi, geniş medya kampanyaları yürütüldü. Ama şimdi bunlar geride kalıyor.Tabii Ermeni yanlısı etkinlikler bir iz bırakmıyor değil. Birçok ülkede, kamuoyunda Türkiye'ye karşı bir hava yaratıldığı, Türkiye'nin imajına gölge düşürüldüğü bir gerçek.Neyse ki, pratikte Türkiye'nin bu ülkelerle ilişkileri pek sarsılmıyor.Ancak 24 Nisan'ı bir kaldıraç veya vesile olarak kullanan Ermeni yanlısı (veya Türkiye karşıtı) kampanyanın devam etmeyeceği, benzer durumların yeniden karşımıza çıkmayacağı sanılmamalı. Böyle bir olasılık her zaman (yani gelecek 24 Nisan gelmeden de) var...* * *Başkan George W. Bush'un bu yıl da 24 Nisan mesajında "soykırım" sözcüğünü kullanmamasına seviniyoruz. Gerçekten bu konuda bir kaygı vardı: Bush yönetimi, Türkiye ile ilişkilerin "limoni" seyri nedeniyle bu yılki mesajında geçmişten farklı bir üslup kullanabilir, yani "jenosid" lafını edebilirdi.Etmemesi, iç politika mülahazalarını bir yana bırakıp Türk - Amerikan ilişkilerine verdiği önemi gösteriyor. Washington'da yönetim çevreleri, Bush'un bu yılki mesajında "soykırım"dan söz etmesinin Ankara ile ilişkilerde, - tam da düzelmeye yüztuttuğu bir sırada - ciddi bir kriz yaratacağını anladılar.Ancak, bu "Ermeni meselesi" konusunda ABD'deki genel havanın gene de "soykırım tezine destek" lehinde olduğu gerçeğini de görmemize engel olmamalı. Nitekim birçok eyaletlerde ve hatta ABD Kongresi'nde hava bu. Son günlerde bir hayli imza toplayan bir karar tasarısının Kongre'ye sunulması bekleniyor. Ve bu kez bu tasarının kabul görmesi olasılığı da oldukça güçlü görünüyor. Velev ki, yönetim bunu engellemeye çalışsın...Çalışır mı? Doğrusu bu - en azından şimdilik - belli değil.Bunu önümüzdeki haftalarda göreceğiz. Bunun anlamı da şudur: 24 Nisan atlatıldı, ama mesele kapanmadı...* * *Bu sadece ABD için değil, daha pek çok ülke için (ve hatta AB için de) geçerli...Yani "Ermeni sorunu", makul bir yumuşama ve uzlaşma sürecine girilmediği sürece, hep gündeme gelecek ve sadece Ermeni dünyasıyla değil, aynı zamanda birçok ülke ile ilişkilerde sıkıntılar, gerginlikler yaratacak.Bu bakımdan, Türkiye'nin bu konuda daha global düşünüp yeni stratejiler üretmesi ve bu alanda inisiyatifi sürekli elinde tutması gerek. Bu bağlamda Ankara'nın son girişimleri (Ermenistan'a ortak komisyon kurma önerisini yapması, son bazı gizli temaslarda güven artırıcı önlem paketini gündeme getirmesi) olumlu bir gelişmedir.Türkiye'nin gelecek 24 Nisan'ı beklemeden yeni girişimlerle olabilecek olumsuzlukları önlemesi pekala mümkün. Bu en azından Türkiye'nin iyi niyetini göstermiş ve uluslararası camiayı etkilemiş olur. Örneğin Ankara, Erivan'a ikili ilişkiler konusunda yeni açılımlarda bulunabilir. Türkiye'deki sivil toplum kuruluşları Ermeni diasporası ile yapıcı bir diyalog kurabilir...Evet, her yıl - veya yıl boyunca - bu meselenin hep karşımıza çıkmasını önlemenin yolu, yeni, akılcı ve pragmatik stratejiler üretmektir... skohen@milliyet.com.tr Bu yıl 90. yıldönümü münasebetiyle olağanüstü bir anlam verilmek istenen 24 Nisan ("Ermeni Soykırımı Günü"), nispeten az hasarla atlatıldı.