Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Deprem felaketinden iki yıl sonra, Kocaeli halkı, iki acıyı ve sıkıntıyı bir arada yaşıyor. Biri, iki büyük depremin hâlâ canlı olan derin izleri... Diğeri de ülke genelinde hissedilen, ancak bu bölge insanlarını çok daha fazla sarsan ekonomik kriz...
Gezimizin daha başında, gerek yetkililerden, gerekse halkın çeşitli kesimlerinden duyduklarımız hep bu "çifte felaket"i işaret ediyor.
Vali Vekili Fahri Keser'in deyişi ile, Kocaeli halkı, peş peşe iki depremden henüz başını kaldıramadan, ekonomik kriz ile ağır bir darbe daha yedi. Gerçekte asıl ekonomik kriz deprem kadar vurdu bölge halkını...
Kocaeli Sanayi Odası Meclis Başkanı Hasan Pak, bölge ekonomisinin perişan halini anlatırken şöyle diyor: "Sadece deprem, buranın ekonomisini yıkamazdı. Burayı asıl bitiren, ekonomik krizdir"...
Sanayi Odası Genel Sekreteri Hamdi Doğan, konuyu şöyle açıyor:
- Ülke sanayiinin yüzde 13'ünün toplandığı Kocaeli'de, depremden 6 ay sonra, üretim kapasitesi toparlanarak yüzde 54'ü buldu. Ekonomik bunalım yüzünden, bu rakam şimdi yüzde 39'a düştü... Depremde yıkılan 16 fabrikadan 13'ü dahi geçen yıl tekrar faaliyete geçmişti. Şimdi ise, ekonomik sıkıntı yüzünden 44 sanayi işletmesi faaliyetini durdurmuş durumda. Toplam 200 sanayi firmasında çalışan 3500 kişi de halen işsiz...

Hamdi Doğan, daha açık bir ifade ile "Eğer şu sırada bu ekonomik kriz olmasaydı, bölge, sanayicisi, işçisi, tüccarı, esnafı ile çok daha hızlı biçimde toparlanır ve normal hayata dönebilirdi" diyor.
Kocaeli halkı, depremin ikinci yılında eski acılarını anarken, hâlâ çaresizlik içinde. Bölgede hâlâ 16 bin kişi prefabrik evlerde yaşıyor. Kalıcı konutlardaki yaşam koşulları pek çok şikâyete yol açıyor. Deprem travması, derin ruhsal bozukluklar yaratmış durumda. "Milliyet TIR"ının önünde toplanan vatandaşların dile getirdiği dertlerinin, şikâyetlerinin ve dileklerinin çoğu tabii ki, depremin yaşamlarında yarattığı sarsıntı ile ilgili.

Depremi izleyen günlerde sıkça duyulan "Devlet nerede?" sözü, gene tekrarlanıyor.
Konuştuğumuz her Kocaelilinin, deprem felaketi ve sonrası ile ilgili acıklı öyküleri var.
Depremde annesini, babasını ve kardeşini kaybeden genç bir işçi, o dramatik günleri anlattıktan hemen sonra şöyle diyor: "Asıl derdim şimdi işsiz olmam. Çalmadığım kapı kalmadı. İş yok deniyor. Peki ben nasıl geçineceğim? Geleceğimin ne olacağı, beni depremden daha çok korkutuyor..."
Depremde evini ve dükkânını kaybeden bir esnaf, durumunu şöyle anlatıyor: "Geçen yıl küçük bir dükkân kiralayarak işe başladım. Bu arada bir konuta da taşındık. Tam hayata yeniden sıfırdan başlarken şu ekonomik krizin darbesini yedik. Böyle giderse evime ekmek götüremeyecek duruma düşeceğim..."
Depremden sonra, Türk halkı ile beraber bütün dünya, felaketzedelere yardım elini uzatmıştı. O sıralarda bütün ülkeler - devlet ve sivil toplum düzeyinde - Türkiye'ye bir destek yarışına girmişti.
Yabancı sermaye çeken Kocaeli, sadece deprem yaralarının sarılmasında değil, bölgenin ekonomik kalkınmasında da aktif bir "dış destek" sağlayabilecekti.
Sanayi odası yetkililerinin deyişi ile ekonomik kriz, bu umutları da ortadan kaldırdı. Bu şartlarla bölgeye yabancı yatırımcıların gelmesi beklenemez tabii...
Kısacası, depremden iki yıl sonra Kocaeli'de sadece acı, sıkıntı ve karamsarlık hâkim. Ülkenin diğer bölgelerinden - haklı olarak - daha da fazla...