Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yorum Gül'ün özelliklerinden biri Dışişleri Bakanı olarak dış dünyada iyi tanınmasıdır. Bu bakımdan dün Başbakan Erdoğan'ın bu ismi açıklamasından dakikalar sonra, belli başlı medya organları haberi ayrıntılı biçimde geçtiler. Ardından Brüksel başta olmak üzere birçok başkentlerden bu konuda tepkiler, yorumlar gelmeye başladı.Bu değerlendirmeler genelde olumlu. Gerçekten yabancı gözlemcilerin ve analistlerin çoğu, Gül'ün aday gösterilmesini, "mantıklı" ve "isabetli" bir tercih olarak nitelendiriyorlar. DIŞİŞLERİ Bakanı Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı adayı seçilmesi, içeride olduğu gibi dışarıda da sürpriz oldu. Gerçi gerek Türkiye'de, gerek yabancı ülkelerde, AKP'nin göstereceği olası adaylar arasında Gül'ün adı da geçiyordu. Nitekim geçen hafta sonu, Reuter ajansının bu konuda yayımladığı bir haberde saydığı isimlerin başında Abdullah Gül de geliyordu. Bu tutumun çeşitli nedenleri var.Kimine göre, Başbakan Erdoğan'ın kendi adaylığı üzerinde ısrar etmemesi ve Çankaya için Gül gibi dengeli ve uzlaşıcı bir adayı tercih etmesi, Türkiye'de gerilimi önleyebilecek ve istikrara katkıda bulunacak bir gelişme...Gül, mizacı itibariyle ılımlı, üslubu itibariyle de uzlaşıcı olarak tanınıyor. Dışişleri Bakanı olarak görev yaptığı dört buçuk yıl zarfında, iç politika tartışmalarına (veya tartışmalı sorunlara) pek bulaşmamış olması da, onun daha dengeli hareket etme şansını artırıyor.Gül'ün aday seçilir seçilmez, ilk iş olarak ana muhalefet partisi dahil, Meclis'te temsil edilen tüm parti liderleriyle "uzlaşmak için" görüşmeye karar vermesi, bu tavrının bir belirtisi sayılabilir. Gül, Çankaya'ya çıkması halinde, AKP'den farklı düşünenlerin hassasiyetlerini dikkate alan bir tavır sergilerse "bütün Türkiye'nin cumhurbaşkanı" olma yönünde bir adım atmış sayılacaktır.Gül'ün bir avantajı da, görevde bulunduğu süre içinde bürokrasi ve diğer kurumlarda sıkı işbirliği kurmuş olmasıdır. Ancak Çankaya'daki koltuğa oturduktan sonra yargıdan eğitime kadar bu kurumlara üst düzey yetkililerin tayini gibi konularda nasıl bir tavır alacağını zamanla göreceğiz. Uzlaşıcı girişim Gül'ün Dışişleri Bakanı olarak elde ettiği deneyim ve birikimi Çankaya'ya taşıyacağı ve bunun Ankara'nın dış ilişkileri açısından bir kazanç olacağı muhakkak.Bu bağlamda en büyük avantajı, ABD'den AB'ye, İslam dünyasından Ortadoğu'ya ve Orta Asya'ya kadar, hemen hemen bütün başkentlerde iyi bir itibara sahip olmasıdır.Gül'ün bu avantajını kullanmak için dış ilişkilerde daha aktif davranması beklenebilir. Türkiye'nin karşılaştığı çeşitli sorunlar ve bölgemizdeki kritik uyuşmazlıklar karşısında, Çankaya'nın bu şekilde devreye girmesi yarar sağlayabilir.Kabul etmeli ki son dönemde dış politika alanında hükümet ile Çankaya bazı meselelerde farklı tavırlar almıştır. Herhalde Gül'ün cumhurbaşkanlığı döneminde böyle çelişkili sesler pek duyulmayacaktır.Ne var ki Çankaya'nın kendi başına bir "dış politika yapımcısı" olmadığını unutmamalıyız. Dolayısıyla, örneğin Gül'ün cumhurbaşkanı olmasıyla, Türkiye'nin AB üyeliği veya ABD ile Kuzey Irak anlaşmazlığı gibi konularda "işlerin düzeleceği" gibi aşırı bir iyimserliğe kapılmamak lazım. Ama gene de Gül'ün aktif çabaları "kolaylaştırıcı" bir rol oynayabilir. skohen@milliyet.com.tr Kolaylaştırıcı rol