Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

YENİ hükümetin Dışişleri Bakanı İsmail Cem için değişen bir şey yok: Görevi aynı, kadrosu aynı, gündemi de aynı...
Diğer hükümet üyeleri gibi, onun önünde de ancak 3 aylık bir çalışma dönemi var. Bu kısa sürede tabii büyük sorunların çözümlenmesini kimse bekleyemez. Ancak Cem'in "ajanda"sında bazı ivedili konular yer alıyor.
Birincisi, Roma'ya yeni bir büyükelçinin atanması. Bakan, seçimlere katılacağı için istifa eden Büyükelçi İnal Batu'nun yerine Dışişleri Enformasyon Dairesi Müdürü Büyükelçi Necati Utkan'ı getirmek kararında. İtalya'da şu sırada büyükelçilik mevkii, bir an boş bırakılmaya gelmez.
Cem, dünkü söyleşimiz sırasında, İtalya'nın - daha doğrusu D'Alema hükümetinin - Apo'nun Roma'ya sığınmasından bu yana, tavrını bir hayli düzelttiğini söyledi. "Terörist başı Öcalan'ın bir Che Guevara olmadığı artık İtalya'da ve Avrupa'da anlaşıldı" diyor Bakan. "Dünya kamuoyu şimdi Öcalan'ı ve PKK'yı gerçek yüzü ile tanıyor... Başta Apo'nun Roma'ya gitmesi ile PKK'nın Avrupa'da siyasileşeceği ve sorunu enternasyonalize edeceği sanılmıştı. Olaylar, bunun hızlanmadığını, aksine yavaşladığını ve gerçeklerin ortaya çıktığını gösteriyor"...
D'Alema'nın Apo'ya sığınma hakkının verilmeyeceğine ve ülkeyi terketmediği takdirde kendisinin İtalya'da yargılanabileceğine ilişkin sözleri, Cem'in deyişi ile "nereden nereye gelindiğini" gözlerin önüne seriyor.
Ancak Öcalan olayı Türkiye'yi daha çok uğraştıracak. İadesi sağlanmadıkça, dert olmaya devam edecek. Ve de Bakan'ın öncelik vereceği başlıca dış sorun olacak...
* * *
CEM'in gündeminde başka ivedi konular da var. Bunların bir kısmı "yapıcı" nitelikte. Örneğin AB Dönem Başkanı olan Almanya ile ilişkilerin düzeltilmesine çalışılacak. Alman Dışileri Bakanı Fischer'in Mart'ta Ankara'ya gelmesi bekleniyor... Cem, Suriye ile ilişkilerde de bir gelişme bekliyor. Adana anlaşmasından sonra, eski güvensizliğin giderilmesi ve ilişkilerde yeni bir sayfanın açılması mümkün. Bu yönde de bazı temasların yapılması söz konusu...
Buna karşılık Irak krizi gene patlamaya aday. Bayramdan sonra bombardımanların yeniden başlaması mümkün.
İçerde ve Arap dünyasında sıkışık duruma düşen Saddam rejimi, son günlerde Türkiye'ye karşı da saldırgan bir tavır almaya başladı. Bunun bir nedeni de Kuzey Irak üzerindeki denetim uçuşları yapan ABD uçaklarının İncirlik'ten kalkması. Bağdat'ın tehditleri karşısında geri adım atılacak değil. Cem'in belirttiği gibi, bu uçuşlar için İncirlik'in kullanılması ile ilgili TBMM'nin kararı hala yürürlüktedir...

BAKÜ - Ceyhan petrol boru hattı projesinde işler, kaplumbağa hızı ile de olsa, ilerliyor.
(Bu işler şimşek hızı ile yürümez zaten)... Bu hafta Ankara'da başlayan ve bugünden itibaren İstanbul'da devam edecek olan görüşmeler de bunu gösteriyor.
Türk, Azeri ve AIOC (Petrol Şirketleri Konsorsiyumu) temsilcileri arasındaki görüşmeler, varılması beklenen anlaşmanın özellikle ticari ve hukuki altyapısı ile ilgili. Vergi oranları, geçiş ücretleri, teşvikler, hükümranlık sınırları, vs. gibi...
Amaç iki anlaşma gerçekleştirmek. Birincisi, Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan arasındaki "hükümetlerarası anlaşma" ki, bu tamamlanmış gibi. İkincisi, ilgili devletler ile şirketler arasında düzenlenecek olan "Evsahibi Ülke Anlaşması"dır. Bunun 4 - 5 maddesi şimdi tartışılıyor. Bu iş de burada tamamlanırsa, iki anlaşmanın yaşama geçirilmesi süreci başlayacak. Hükümetlerarası anlaşma, üç ülkenin meclisleri tarafından Haziran'a kadar onaylanmış olacak. Bu arada AIOC içinden ve dışından petrol şirketlerinin katılımı ile Ana İhraç Boru Hattı Ortaklığı (MEPCO) kurulacak...
Kamuoyu için bütün bunlar, anlaşılması zor teknik ayrıntılar. Ama yetkililerin belirttiği gibi, Bakü - Ceyhan projesi hiç sanıldığı gibi gündemden veya gözden düşmüş değil. Öylesine dev bir projeyi, bu kadar sayıdaki "oyuncular" (çeşitli devletler ve kumpanyalar) ile gerçekleştirmek çok zaman isteyen, çok zor bir iş.
Ağır da gidilse, önemli olan mesafe alınabilmesidir...




Yazara E-Posta: s.kohen@milliyet.com.tr