Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fransa eski Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, bir vizyon ve barış adamı, ayrıca bir Türk dostu olarak tanınıyor.
İstanbul dün bu 78 yaşındaki seçkin devlet adamını onore eden bir törene sahne oldu. Galatasaray Üniversitesi, kendisine uluslararası alandaki faaliyeti ve dünya barışına katkıları için, fahri doktora payesini verdi.
Chirac hararetle övdüğü Galatasaray Üniversitesi’nden böyle bir unvan almaktan duyduğu heyecanı ve gururu dile getirirken, Türk-Fransız diyaloğunun devamının önemine işaret etti ve bir “kader topluluğu”ndan söz ederek, bunun mutlaka yaşatılması gerektiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanlığı döneminde Türkiye’nin AB üyeliğini savunan Jacques Chirac Türkiye ile Fransa’nın birbirini daha iyi tanıması ve anlaması gereğini belirtti ve bu bağlamda Fransa’da düzenlenen “Türkiye Mevsimi”nin bu yönde önemli bir katkıda bulunduğunu söyledi.
Törene katılan kalabalık bir dinleyici grubunun Chirac’ı hararetle ayakta alkışlaması, eski Fransız Cumhurbaşkanı’nın Türkiye’de hâlâ unutulmadığını ve sevildiğini ortaya koydu.

Avrupa ekseni
Chirac Cumhurbaşkanı iken, “De Gaulle’un çizgisi”ni koruyarak kendi politikalarını geliştirmeye çalışmıştı. Bu bağlamda, örneğin Bush döneminde ABD’nin Irak’a askeri müdahalesine karşı çıkmıştı. Chirac dünkü konuşmasında da eski bir fikrini tekrarlayarak “Savaş hiçbir zaman iyi çözüm olamaz” demeyi de ihmal etmedi.
Chirac görevi sırasında Fransa’nın AB içinde hâkim bir rol oynaması için de büyük çaba harcadı. Kendisi çeşitli vesilelerle şu görüşü savunuyordu: Yarının dünyası çok kutuplu olacak. Yani ABD’nin yanı sıra, Rusya, Çin gibi devletler yeni güç odakları olacak. Bu bakımdan AB’nin de bir siyasal ve ekonomik eksen olarak yeni dünya düzeninde yerini alması şart...
Dün törenden sonra Chirac’a ayaküstü, AB’nin son zamanlarda geçirdiği krizlere rağmen, “bu vizyonunu hâlâ geçerli ve gerçekleşmesi mümkün” sayıp saymadığını sordum. Yanıtı kesindi: “Evet, buna inanıyorum.”
Chirac bu inançla uluslararası arenadaki çalışmalarını sürdürüyor. Ne var ki, günümüzdeki şartlar, AB’nin gerçek bir siyasal Birlik ve “yeni bir kutup” olarak ortaya çıkmasının pek kolay olmayacağını gösteriyor. Şimdilik her yeni kriz -son olarak Yunan ekonomik krizi gibi- AB’yi derinden sarsıyor. Topluluk siyasi bir güç olarak kendini göstermek bir yana, ekonomik birliğini korumakta dahi çok zorlanıyor.
AB’nin yeni bir raporu da bu gerçeği doğruluyor. Eski İspanya Başbakanı Filipe Gonzales’in başında bulunduğu “Fikir Grubu” (buna “Akil Adamlar” da deniyor), uzun çalışmalardan sonra “Avrupa Projesi 2030: Zorluklar ve Fırsatlar” başlıklı kapsamlı bir belge hazırladı. Bu rapor, AB’nin geleceğine dair projeksiyonlar yaparken, günümüzde karşılaştığı sorunları ve güçlükleri de tespit ediyor.

Birliğin geleceği
Rapor aslında yanıtlanması zor olan şu soruyu ortaya koyuyor: “AB önümüzdeki yarım yüzyıla yön verebilecek mi, yoksa marjinal hale düşüp Asya kıtasının gerisinde mi kalacak?”
“Akil Adamlar”a göre, AB son 20 yılda bir hayli sarsıntı geçirdi. Önümüzdeki 20 yılda daha da sarsılması muhtemel. Ama bu güçlükleri aşıp birleşik bir güç olarak ortaya çıkması için, bir Avrupa kimliği ve yeni bir stratejik konsept geliştirmesi gerek.
Raporun bizi doğrudan ilgilendiren yanı, “Fikir Grubu”nun AB üyeliği için coğrafi ve kültürel (dini) sınırların değil, objektif kıstasların dikkate alınması gerektiğini ve Türkiye’ye üyelik için verilen sözün yerine getirilmesinin şart olduğunu savunmasıdır.
Şimdiki Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’ye duyurulur!