Türk - Amerikan İşadamları Derneği (TABA)’nın konuğu olarak önceki gece İstanbul’da 700 seçkin kişiye hitap eden ABD eski Başkanı Bill Clinton’ın, konuşmasını "Avrupa Birliği yolunda Türkiye - Avrupa - ABD ilişkileri" başlığı altında sunması, kendi başına anlamlı. Clinton sadece Türk - Amerikan ilişkilerinden söz etmek yerine, AB ağırlıklı bir temayı işlemeyi ve bu konuda Türkiye’ye bazı önemli mesajlar vermeyi yeğledi. Hem de, kendi deyişi ile, "Türkiye’yi çok seven bir dost" olarak...
Clinton - aynı şekilde kendisini çok seven Türk halkına - Türkiye’nin AB üyeliğinin ne kadar önemli olduğunu ve ABD’nin bu vizyonun gerçekleşmesi için neden bu kadar çalıştığını anlattı.
"Türkiyesiz bir Avrupa’nın yapılanmasını düşünemiyorum" şeklindeki ifadeleri hararetli alkışlanan eski Başkan, "gerçek bir dost" sıfatı ile Türkiye’ye bazı önemli tavsiyelerde bulundu.
* * *
BİRİNCİ tavsiyesi, şimdiki siyasal kriz ile ilgili: "Bu tür sorunlar karşısında umutsuzluğa kapılmayın" dedi. "Her ülkenin benzer sorunları var. Siz de bunların üstesinden geleceksiniz."
İkinci mesajı, AB konusunda: "Bu bir tartışma konusu da olsa, AB’ye mutlaka girmeye çalışın" diyen Clinton’a göre, bunu gerçekleştirmek için, Türkiye’nin idam ve etnik haklar alanında Avrupa standartlarına uymaya çalışması şart. Tavsiyesi: "Bunu Kopenhag zirvesine kadar mutlaka yapın."
Üçüncü tavsiyesi de, Kıbrıs’la ilgili: Her iki tarafta çözümü isteyen çok insanın bulunduğunu belirten Clinton, geçmişi bırakıp geleceğe bakmak gerektiğini, çözümün Türkiye ve Yunanistan’ın önümüzdeki dönemde bölgede büyük roller oynamasını sağlayacağını söyledi.
Ve Türkiye’nin yabancı yatırımları cezbetme olanakları hakkındaki mesajı: "AB’ye girerseniz, bunu sağlarsınız..."
* * *
CLİNTON (ve genelde ABD) Türkiye’nin AB’ye girmesini neden bu kadar istiyor?
Türkiye’de öteden beri bazı çevreler, ABD’nin AB’yi rakip saydığını, dolayısı ile Washington’un "kendisine bağımlı olan" Türkiye’nin Avrupa eksenine kaymasını pek o kadar arzulamadığını iddia ederler...
Clinton konuşmasında bu "özel ilgi"nin bir nedenini şöyle açıkladı: "Türkiye AB’ye girdiğinde, Türk - ABD ilişkileri zayıflamayacak, aksine güçlenecektir... Aynı değerleri paylaşıyoruz. AB ekonomik bir güç olarak ortaya çıkıyor. ABD dünyada ekonomik, askeri bir süper güç olarak ilelebet devam etmeyecek. Tarihte Roma İmparatorluğu da, Osmanlı İmparatorluğu da ilelebet devam etmedi. Biz (ABD ve Avrupa olarak) aynı değerleri paylaşan bir topluluğuz. Bu sıfatla hep beraber çalışıyoruz"...
* * *
CLINTON’ın sözünü ettiği "değerlerin paylaşılması" ABD’nin Türkiye’yi AB içinde görmek istemesinin bir nedeni... Aslında ABD ile AB arasında bazı konularda zaman zaman görüş ayrılıkları, hatta sürtüşmeler ortaya çıkıyor. Ama bunu (bizde bazılarının yaptığı gibi) ABD ile AB’yi birbirine hasım iki blok olarak görmek yanlış. Bu olayda rekabet içinde birlik söz konusu.
Clinton değinmedi, ama Amerikalıların AB konusunda Türkiye’yi desteklemesinin başka nedenleri de var: Örneğin bu sayede Türk ekonomisinin daha hızlı toplanması olanağının sağlanması... Ayrıca, Türkiye’nin "Batı ailesi"nin içinde kalması, iç ve dış politikada radikal uçlara kaymasının önlenmesi gibi...
Bunlar ABD’nin stratejik çıkarlarının da gereği. Eski Başkan boşuna "Hayatımın sonuna kadar AB’ye girmeniz için çalışacağım" demiyor...