Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

DÜNKÜ yazımızda, “Amerikan çağının sonu mu?” sorusuna “evet” demek için zamanın erken olduğunu yazmıştık. Bugün de, başlıktaki soruyu aynı şekilde yanıtlamak gerektiği kanısındayız.
Yani, ABD’nin uluslararası etkinliğinin zayıflamaya başlamasına karşın, “çok kutuplu bir dünya”nın oluşmakta olduğunu söylemek için, zaman henüz erken.
Aslında son zamanlarda ABD’nin “tek süper devlet” olarak dünyadaki egemen konumunu korumakta zorlandığı ve eski etkinliğini kaybetmeye başladığı açık. Buna paralel olarak, özellikle Rusya’nın -ve belirli oranda Çin’in- kendi nüfuz alanlarını genişletmeye çalıştığı ve giderek ABD’nin karşısına çıktığı görülüyor.
Ancak bugünkü manzara, Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi, Rusya’nın ikinci bir kutup olarak ortaya çıkmakta olduğu ve (belki de başka güçlerin de katılımıyla) “çok kutuplu bir dünya”ya doğru gidildiği sonucunu çıkarmaya yeter mi?
Henüz bu noktaya varılmış değil. Dünkü “Le Monde” gazetesinin de belirttiği gibi, “Çok kutuplu dünya oluşumu, halen düzensiz ve anarşik... Önderliği üstlenebilecek herhangi bir güç yok... Bir hiper-devlet olarak ABD’nin zayıflamasına rağmen, Rusya ve Çin küresel ekonomiye bağımlılıkları nedeniyle, aynı şartların etkisi altındalar”...

Rusya’nın manevraları
Bununla beraber, siyasal ve ekonomik alanlarda, ABD’nin “düşüş”üne karşılık, Rusya’nın son zamanlarda “yükseliş”e geçtiği bir gerçek.
Moskova’nın Gürcistan’a askeri müdahalesi bu trendi güçlendirdi ve dünyanın gözü önüne serdi.
Bu basit bir müdahale değildi. Rusya’nın artık dünyada dikkate alınması gereken bir güce sahip olduğunu göstermeye yönelik bir siyasi ataktı. Hedef sadece bölge ülkelerine değil, ABD başta olmak üzere Batı’ya “arka bahçesi”ni kimseye kaptırmayacağı, gerekirse rakipleriyle çatışmayı dahi göze aldığı mesajını vermekti.
Moskova’nın davranışı, artık kendisinde bu gücü gördüğünü ortaya koydu. Bunun son örneği, ABD ve NATO’nun Karadeniz’e savaş gemileri göndermesine misilleme olarak, kendi filosunu da Akdeniz’e, hatta Orta Amerika’ya kadar sevk etmesidir. Geçen hafta sonu Boğazlar’dan geçen Rus savaş gemilerinin ta 15 bin mil ötedeki Venezuela’ya “ortak tatbikat” için gönderilmesinin taşıdığı mesaj açık: Sen benim burnumun dibindeki bölgeye uzanır ve beni taciz edersen, ben de aynı şeyi sana yaparım”!..
İşte Rusya son zamanlarda (daha çok petrol ve doğalgaz sayesinde) kazandığı ekonomik potansiyelden de aldığı cesaretle ve ayrıca ABD’ye karşı olan ülkelerle (Venezuela gibi) kurduğu özel ilişkilerle, bu “güç gösterisi”ni yapacak duruma gelmiş bulunuyor.

ABD’nin sıkıntıları
Eğer ABD ile Rusya arasındaki uyuşmazlık ve gerginlik artmaya devam ederse, Moskova büyük olasılıkla yeni ittifaklar veya cepheler oluşturmaya çalışacaktır. Ortadoğu’da Suriye ve İran bu eksenin içinde yer alabilirler...
Bu arada ABD’yi sarsan mali ve ekonomik kriz yüzünden Washington’un eski süper güç imajı bozulur ve dünyadaki eski “dominan” konumu ve nüfuzu zayıflarsa, kuşkusuz Rusya (ayrıca Çin ve başkaları) bundan yararlanıp kendi eksenini kurmaya hız verecektir.
Bu, “çok kutuplu bir dünya”ya gidişin işareti sayılır mı?
Doğrusu şu anda -özellikle ekonomik ve siyasal kasırgaların etrafı kasıp kavurduğu bir ortamda- sağlıklı bir öngörüde bulunmak zor. Trend o yönde başlamış da görünse, etrafın yatışmasını beklemek daha doğru olur.