Kimine göre Berlin Duvarı'nın yıkılışı, kimine göre de Sovyetler Birliği'nde komünizmin çöküşü kadar önemli bir olay... Meksika'da 71 yıllık bir yönetimin son bulmasını, gözlemciler böyle bir benzetme ile selamladılar.
Gerçekten Meksika'daki iktidar değişikliği, bir devrim. Bu ülkede ilk kez, bu değişiklik, darbe veya ihtilal ile değil, serbest seçimler yolu ile ve barış içinde gerçekleşmiş bulunuyor.
Son yıllarda Latin Amerika ülkelerinin çoğunda yayılmaya başlayan demokratikleşme akımı böylece kıtanın en geniş ikinci ülkesinde ilk meyvelerini vermiş bulunuyor.
Herhalde Meksika örneği, bugün hala siyasal bocalama içinde bulunan Peru, Venezüella, Kolombiya gibi ülkeleri de etkilemekten geri kalmayacak...* * *
NE ilginçtir ki, Meksika'da iktidar değişikliği, 1929'dan beri ülkenin mutlak hakimi olan Kurumsal Devrimci Parti (PRİ)'nin eski otoriter çizgisinden ayrılıp daha demokratik bir yola girmesi sayesinde gerçekleşmiştir.
PRİ uzun yıllar sadece iktidarı değil, devleti ve bütün kurumları denetimi altında tutmuştur. Perulu yazar Mario Vergas Llosa PRİ'nin kurduğu sistemi "mükemmel diktatörlük" olarak nitelendirmişti.
PRİ'nin yönetiminde disiplinin ve istikrarın sağlandığı doğrudur. Ancak çok yaygın hale gelen yolsuzluklar, giderek derinleşen sosyo - ekonomik uçurumlar ve bunların yol açtığı yaralar dikkate alınırsa herhalde bu yönetime ve düzene "mükemmel" demek çok yanlış olur.PRİ lideri Ernesto Zedillo son dönemde ülke ve dünya gerçeklerini daha iyi anlamış olacak ki, Meksika'nın ciddi siyasal ve ekonomik reformlara olan ihtiyacını sezmiş, partisinin eski otoriter tutumunu değiştirip daha özgür ve demokrat bir ortam yaratmıştır.
İşte bu ortam, halka ilk kez serbestçe PRİ'ye karşı duygularını ifade etme ve oyunu ana muhalefet grubu olan Milli Hareket Partisi (PAN)'a verme olanağını sağlamıştır.* * *
GERÇEKTEN bu seçim Meksikalıların değişim lehindeki güçlü arzularını ortaya koymuştur.
Bir bakıma halk, yıllardır PRİ'nin işlediği istikrar ve devamlılık temasına karşılık, değişimi ve yeniliği tercih etmiştir. İktidara Vincent Fox'u getiren başlıca neden budur.
PAN'ın lideri karizması ve görüşleri ile, geniş halk kitlelerinin sempatisini kazanabilmiştir. PAN aslında sağcı bir parti olarak bilinir. Ancak Fox, solun oylarını da almayı başarmıştır. Şimdi bazı gözlemciler kendisinin "ortanın solu" bir politika izleyeceğini düşünüyorlar.
Bu seçimlerin önemli bir özelliği de, Meksika'nın artık "devlet partisi"nin yönetimindeki bir cumhuriyetten, gerçek çoğulcu bir demokrasiye geçişini tescil etmiş olmasıdır. Bu demokrasi başta "mükemmel" olmasa dahi, herhalde "mükemmel diktatörlüğe" tercih edilir...
* * *
ARALIK ayında görevine başlayacak olan yeni Başkan'ın ilk basın toplantısında açıkladığı program, Meksika için daha iyi günler vaat ediyor.
Fox, geniş tabanlı bir hükümet kurmak niyetinde. Böylece ülkenin ivedi sorunları olan yolsuzlukla, uyuşturucu kaçakçılığı ile ve fukaralıkla daha rahat mücadele edebilecek. Fox bir yandan mafyaların belini kırarken, diğer yandan ekonomiyi geliştirecek önlemler almayı planlıyor.
Bu arada önemli bir amacı da güneydeki Chapias bölgesindeki ayrılıkçı Zapatistalarla oturup bir uzlaşmaya varmaktır.
Fox, eski Coca Cola müdürü olarak, başarıları ve deneyimi ile övünür. Bakalım Meksika'yı yönetmekte aynı mahareti gösterecek mi?
Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr