Yılbaşı coşkusu ve ardından bayram hareketliliği arasında, KKTC'de bu kez gelecek konusunda daha iyimser bir havanın esmekte olduğu görülüyor. Lefkoşa'daki son banka krizi gibi sıkıntılar dahi, bu atmosferi pek etkilemişe benzemiyor.
Yerel gazetelerde yayımlanan "sokaktaki adam"la söyleşiler, bizim de halkla sohbetlerimizden edindiğimiz bu izlenimi doğruluyor.
Kıbrıs Türk'ü, yeni yıla - ve yüzyıla - dün Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile söyleşimizde aktardığımız nedenlerden ötürü farklı bir yaklaşım ve daha büyük umutlarla girmiş görünüyor.Halk gerçekten 2000'in bir "çözüm yılı" olmasını istiyor. Bu duygu özellikle genç kuşak arasında oldukça güçlü. Yerel gazetelerdeki röportajlarda da bu açıkça belli oluyor. Örneğin 20 yaşındaki bir öğrenci (Murat Cıvak) adada barışın kurulmasını ve karşılıklı temasların başlamasını istiyor; aksi halde Kıbrıs'tan ayrılmak zorunda kalacağını söylüyor... 23 yaşındaki diğer bir öğrenci (Hakkı Bilbay) "Kıbrıs'ta bir yumuşama var, belki bu yıl barış olur" diyor... Genç bir memur hanım (Ayla Güradan) "KKTC'yi tanımıyoruz diyorlar, ama herhalde artık tanırlar" diye konuşuyor...
* * *
KIBRIS görüşmelerinin yeni esaslar üzerinde başlaması ve Türkiye'nin AB adayı olması gibi faktörlerin dışında, çözüm konusundaki arzuyu ve umutları güçlendiren bir neden daha var:
O da, halkın gerçekten - deyim yerinde ise - "çözümsüzlükten yorgun" düşmesidir. Sokaktaki adamın tipik tepkisi
"yetti artık" şeklindedir. Sıkça duyulan argümanlardan biri de şu:
"İsrail ile Filistin ve İsrail ile Suriye barış yapmak için masaya oturabiliyorsa, biz de pekala anlaşmaya varabiliriz"...
Çözüm ve barış için duyulan bu arzuyu, "ver - kurtul" gibi teslimiyetçi bir davranış olarak görmemek lazım. KKTC'de kimse "Rum'un tahakkümü" altında yaşamak veya azınlık muamelesi görmek istemiyor.
Çözümün adı ne olursa olsun ("gevşek federasyon" veya "konfederasyon")
herkes kendi bölgesinde güvenli ve huzurlu bir ortamda yaşamını sürdürmek istiyor.
Aslında Denktaş da, iki tarafın eşitliğine dayanan bir çözüm gerçekleştiği takdirde, ilerde
"evrim yolu ile federasyon"a ("evolutionary federation") ulaşabileceğinden söz ediyor...
* * *
BU aşamada bulunacak çözüm şeklinin, adadaki iki ayrı varlığın tescili esasına dayanması, yani bugünkü realiteyi dikkate alması gerektiğine inanan yabancıların sayısı giderek artıyor.Dün bu görüşü savunduğunu bildirdiğimiz ünlülerden
Hugo Gobbi'nin "Perceptions" dergisinin son sayısındaki makalesi, bu bağlamda mantıklı argümanlar içeriyor. BM'nin eski Kıbrıs özel temsilcisi ve Salvador Üniversitesi uluslararası hukuk profesörü olan Gobbi, Kıbrıs sorununa Bosna ve Kosova'daki son deneyimlerin ışığında yaklaşıyor ve şöyle diyor:
"Kıbrıs ve Balkan tecrübesi şunu gösteriyor ki, siyasal bakımdan bütünleşmemiş, farklı kültürdeki grupların, istikrarlı ortak bir geleceği olamaz... Tek çözüm, esnek bir konfederasyon veya iki devletin ortaklığıdır." Prof. Gobbi, sonuç olarak, birbirinden ayrı yaşayacak iki toplumun gelecekte daha iyi bütünleşebileceğini vurguluyor...
Kıbrıs'taki bu gerçeği şimdilik - bu kadar açık şekilde olmasa dahi - bazı Yunanlıların da kabul etmeye başladığı görülüyor.
Yunan Başbakanı Simitis'in basın danışmanı Yorgo Pandayos'ın Kıbrıs'taki fiili duruma değinen ve konfederal sisteme meyleden son makalesi bunun anlamlı bir işaretidir. Bu, adadaki Rum politikacılarının kızgınlığına yol açmış olsa dahi, gerçekçi çözüm arzusunun ve mantığının güç kazanmakta olduğunu gösteriyor.Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr