KKTC Başkanı Rauf Denktaş'ın şu sırada Almanya'ya yaptığı ziyaret, Türk tarafı için bir başarı sayılır.
AB'nin önemli bir üyesinin Denktaş'a ev sahipliği yapması, adanın Türk kesiminin ve de yönetiminin fiilen "ayrı bir varlık olarak kabul edildiğini" gösteriyor.Ancak bunun önemini fazla da abartmamak lazım. Denktaş'ın Hamburg'da ağırlanması ve Dışişleri Bakanı Joscka Fischer ile görüşmesi, Almanya'nın "KKTC'yi tanıdığı" ve onunla "resmi" bir ilişki içine girdiği anlamına gelmiyor. Açıkçası Berlin olaya böyle bakmıyor ve bunun böyle yorumlanmasını da arzu etmiyor.
Bununla beraber, Denktaş'ın Alman Dışişleri Bakanlığı'nın resmi bir mektubu ile iletilen "davet üzerine" bu ülkeyi ziyaret etmesi ve kendisine bazı önemli temaslar yapmak olanağının verilmesi, Berlin'in (ve genelde uluslararası camianın) "Kıbrıs Türk varlığı gerçeği"ne karşı yeni yaklaşımını ortaya koyuyor.Bu vesile ile Almanya'nın da Kıbrıs konusunda daha faal bir rol oynamak ve direkt temaslarla çözüme katkıda bulunmak istediği anlaşılıyor. Mart ayında adaya gitmeyi planlayan Fischer'in dün Denktaş'ın görüşlerini etraflıca öğrenmeye çalışırken, ona AB ortakları tarafından da paylaşılan bazı "telkinler"de bulunması, bunun bir işareti...
* * *
GEÇEN hafta Cenevre'de sona eren Kıbrıs dolaylı görüşmelerinin ikinci turu ile, mayısta New York'ta yapılacak üçüncü turu arasındaki sürede, diplomasi çarkı dönmeye devam edeceğe benziyor.
BM Genel Sekreteri'nin özel temsilcisi Alvaro de Soto önümüzdeki ayın başında Kıbrıs'ta olacak. Ardından ABD, İngiltere ve diğer ülkelerin ve de AB'nin özel temsilcileri adaya gidecek. Amaç, üçüncü turun artık direkt müzakerelere yol açmasını ve bir çözüm planının ortaya çıkmasını sağlamak.
Açıkçası Cenevre turunda hiçbir ilerleme olmadı. İlk turda söylenenler daha etraflıca tekrarlandı, o kadar. Genel Sekreter Kofi Annan'ın aldığı notlar, iki taraf arasındaki uçurumun hala ne kadar derin olduğunu ortaya koydu.
Şimdi BM yetkilileri (yakından ilgili ülke temsilcilerinin de yardımı ile) uzlaştırıcı bir "fikirler dizisi" veya çözüm taslağı üzerinde çalışacaklar. New York'taki üçüncü turun başında görüşmeler gene dolaylı yapılacak, ama herhalde bu kez gerek Denktaş'tan gerekse Klerides'ten BM taslağı üzerinde doğrudan müzakereye oturmaları da istenecek.
Yani, ilk iki turdan hiçbir sonuç çıkmaması, bu işe soyunan (BM'den ABD'ye ve AB'ye kadar)
uluslararası diplomasinin şevkini kırmış değil. Bu yöndeki çabalar - ve baskılar - önümüzdeki aylarda yoğunlaşarak devam edecek. Uluslararası camia gündeminden düşürmediği bu sorunun üzerine - sonuna kadar - gitmeye kararlı...
* * *
NİSAN ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminden başarılı çıkma şansı büyük olan Denktaş'ın "tazeleyeceği yetki" ile çözüm için daha büyük gayret sarfetmesi bekleniyor.
Bir kere Kıbrıs'taki Türk toplumu (çeşitli nabız yoklamalarında da görüldüğü gibi)
artık çözümsüzlüğü bir çözüm olarak görmüyor ve bir uzlaşmaya varılmasını istiyor. Ayrıca yeni dönem, 76 yaşındaki Denktaş'ın "çözümü sağlayan lider" olarak tarihe geçmesi için bir fırsat...
Kıbrıs görüşmelerine Denktaş ile birlikte katılan sosyal demokrat eğilimli Toplumcu Kurtuluş Partisi lideri ve Başbakan Yardımcısı
Mustafa Akıncı'nın dün bize dediği gibi
"artık bir momentum kazanıldı ve tarihsel bir sürece girildi. Kıbrıs'ı çevreleyen yeni faktörler (Türkiye'nin AB adaylığı, Türk - Yunan yakınlaşması gibi) çözüm için olumlu bir etken oluşturuyor"...
Her şeye rağmen, ilerisi için umut var...
Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr