Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ermenistan'ın Gümrü kentinde 4 Ermeni yetkilisinin "kardeş kent" Kars'ta düzenlenen bir konferansa katılamadan Türkiye'yi terk etmeye zorlanması, dikkatleri iki komşu ülke arasındaki ilişkilerin geleceği konusuna çekmiş bulunuyor.
Her şeyden önce Kars'ta cereyan eden olayın iç yüzünü gün ışığına çıkarmakta yarar var. Dört Ermeni konuğun, kurultaya davetli olarak geldiği, fakat her nedense bir emniyet görevlisinin uyarısı üzerine derhal Türkiye'den ayrıldığı bildiriliyor. Bazı resmi çevreler ise böyle bir davetin söz konusu olmadığını ve dört ziyaretçinin sınır dışı edilmediğini öne sürüyorlar.
Öyle anlaşılıyor ki, bu dört Gümrülü Kars kurultayına yazılı olarak davet edilmiş. Böyle bir davet olmasaydı, zaten gelmezlerdi. Ne var ki, Dışişleri Bakanlığı buna karşı çıkmış. Ancak, koordinasyon eksikliğinden olacak, bu talimat zamanında yerine getirilmemiş ve ne yazık ki olay, Türkiye'nin itibarına gölge düşüren bir skandala dönüşmüştür.
* * *
BU üzücü olay, Türkiye ile Ermenistan arasındaki anormal durumun bir sonucudur.
Her ne kadar zaman zaman iki ülke yetkilileri, işadamları ve aydınları arasında bazı temaslar oluyorsa da, Ankara Erivan'a karşı - Ermenistan'ın bağımsız devlet ilan edildiği günden beri - eski resmi politikasını sürdürüyor. Yani Türkiye Ermenistan'la diplomatik ilişki kurmamakta ısrar ediyor. Nedeni de şu: Ermenistan kardeş Azerbaycan'a saldırmıştır ve bugün hala Azeri topraklarının bir kısmını işgal altında tutmaktadır. Erivan bu topraklardan çekilmedikçe ve Karabağ sorununda Azerbaycan'la anlaşıp barış yapmadıkça, Ankara da Ermenistan'la herhangi resmi bir ilişki içine girmeyecektir.
Bu politikaya bir esneklik getirilmesi yönünde zaman zaman yapılan girişimler sonuçsuz kalmıştır. Açıkçası Ankara, Azerbaycan'la olan özel ilişkilerini düşünerek, (yani Azerileri tek başına bırakmamak ve gücendirmemek için) Ermenistan'la en ufak bir temasa geçmek istememektedir.
Eski Cumhurbaşkanı Demirel de önceki gün Kars'ta konuşurken Türkiye'nin üç - beş kuruş için Azerileri üzecek bir hareket yapmayacağını söylemiş ve "önce barış yapsınlar, sonra Türkiye her türlü kolaylığı yapar" şeklinde konuşmuştur...
* * *
TABİİ ki barış sağlandıktan sonra, Türkiye'nin Ermenistan ile ilişki kurması kolaylaşır. Ama böyle bir anlaşmanın gerçekleşmesinde Türkiye'nin daha aktif bir katkısı olamaz mı? Türk diplomasisinin Ermenistan üzerinde daha etkin olması için, bu ülke ile ilişkilerin normalleştirilmesi gerekmez mi?
Ermenistan'ın özellikle bozuk ekonomisini düzeltmek için Türkiye'ye büyük ihtiyacı olduğu biliniyor. Ankara bu olanağı, ilişki kurmamak ve sınırları kapalı tutmakla değil, aksine ağırlığını (Azerbaycan'ın da lehinde) ortaya koyarak çok daha iyi değerlendirebilir.
Kaldı ki, Türkiye, Kafkasya'da daha aktif bir rol oynamak istiyor. Demirel'in ortaya attığı Kafkasya İstikrar Paktı fikri, bu yönde atılan bir adım. "Bölgesel güç" rolünü Ermenistan'ı dahil etmeden tam olarak yürütmek mümkün mü?
Nihayet Ankara - Erivan ilişkilerinin normalleştirilmesinin, Ermeni diasporası üzerindeki etkilerini - ve ABD'den Fransa'ya kadar çeşitli ülkelerdeki olumsuz faaliyetleri önlemekteki yararını da - hesaba katmak gerek.
Kars'taki son olay, bu konuda yeni bir değerlendirme yapmak zamanının geldiğini hatırlatmış bulunuyor.



Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr