Kıbrıs sorununda
"taze bir başlangıç"ın sinyalleri gelmeye başladı. Bir Amerikalı diplomatın deyişi ile, son
"değişen dinamikler", çözüm için yeni umutlar veriyor.
"Değişen dinamikler"in başında, depremin ardından Ankara ile Atina arasındaki yakınlaşma geliyor. Washington bunun Kıbrıs'ta çözüm arama çabalarını olumlu şekilde etkileyeceği kanısında... ABD'de şimdi Kıbrıs'la ilgili girişimleri yürütecek yeni bir kadro var: Başkan Clinton'ın özel temsilcisi Alfred Moses ve Kıbrıs Koordinatörü Thomas Weston - herhalde ABD'nin BM'deki yeni Büyükelçisi Richard Holbrooke'un da katkısı ile - bu girişimlere hız verecekler... Bu arada Başbakan Ecevit'in bu ay Washington'da yapacağı görüşmeler de, Kıbrıs'ta taze bir başlangıcın gerçekleşmesi umudunu artırıyor...
* * *
ÖZELLİKLE ABD çevrelerinde ifade edilen bu umutlar ne kadar gerçekçi?ABD'nin başını çektiği uluslararası camia (ki bunda G - 8'ler de şimdi aktif rol alıyor) ilk adım olarak Kıbrıs Türk ve Rum liderlerinin "ön koşulsuz" olarak masaya oturup bir müzakere sürecini başlatmalarını istiyor. Clinton yönetimi ve BM Genel Sekreteri bunun ekim veya kasım ayında gerçekleşmesi için ağırlıklarını koymak kararındalar.
Ne var ki, Türk tarafının tutumu, meselenin özü üzerinde olduğu kadar, önerilen "koşulsuz konferans" veya müzakere yöntemi konusunda da, ABD'nin ve uluslararası camianın tavrına çok ters.Özel koordinatör Thomas Weston'un önceki gün Ankara'da yaptığı ilk temaslar - ve ayrıca KKTC lideri Rauf Denktaş'ın bu hafta Washington'daki görüşmeleri - sırasında, görüşlerdeki derin farklılık bir kez daha ortaya çıktı.
Weston'un mesajı şu: Şimdi çözüm için müsait bir hava var. Bu değişen dinamiklerden yararlanmak gerek. İlk adım olarak, koşulsuz masaya oturup yeni müzakere sürecini başlatmalı. Bu görüşmelerde çeşitli çözüm şekilleri de rahatlıkla ele alınabilir. Sonunda bu müzakerelerden, iki tarafın da kabul edebileceği bazı formüller ve bir çözüm şekli ortaya çıkabilir...
* * *
TÜRK tarafı daha baştan "koşulsuz konferans" fikrine karşı çıktı.
Denktaş önce KKTC'nin varlığının tanınarak, Kıbrıs Türk müzakerecilerine eşit statü verilmesi isteminde ısrarlı. Bu konuda Washington'da ve Ankara'da Amerikalılara söylenen de şu: Koşulsuz denilen konferans, sonunda Rum tarafının üstünlüğünü tescil edecek. Eşit şartlarda yapılmayan böyle müzakerelerden, Türk tarafının kabul edebileceği bir çözümün çıkması imkansız.
Dentaş'ın - ve Ankara'nın - ısrarla savunduğu çözüm de, konfederasyondur. İki kesimli federasyonu benimseyen Amerikalılara - ve BM yetkililerine - söylenen diğer bir husus da budur.
* * *
BU durumda, "değişen dinamikler"den ve "taze başlangıç" umutlarından bahsedilebilir mi?
Öyle görünüyor ki, ABD başta olmak üzere uluslararası camia, bu yönde çabalarını önümüzdeki haftalarda yoğunlaştırmak kararında. Amerikalı diplomatlar "koşulsuz konferans" konusunda Türk tarafının "eşitlik" üzerindeki ısrarını tatmin edecek formüllerin bulunabileceğini söylüyorlar.
Eğer bu gerçekleşirse, en azından tarafların masaya oturması açısından "taze bir başlangıç" sağlanabilir. Ama bunun Kıbrıs meselesinin özüne ilişkin derin anlaşmazlıkların - ve de güvensizliğin - giderilmesi açısından yeni bir başlangıç oluşturabileceği ise şüphelidir.Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr