TAIPEI (TAYVAN)
"Bu ülkede çok fazla politika yapılıyor. Televizyona bakmak yetiyor. Hep politika. Sanki başka konu, başka sorun yok"...
Tayvan'ın önde gelen yazarlarından Bayan Lung Ying - tai'yi dinlerken, "gelsin de Türkiye'de politika neymiş görsün" demekten kendimizi alamadık!Bayan Lung, Uluslararası Basın Enstitüsü'nün (IPI) konferansındaki konuşmasında Tayvan'ın demokratik gelişmesini anlatırken, ülkenin
"fazla politize olması"ndan yakınıyordu; ama aynı panelde yer alan işadamları da Tayvan'ın ekonomi ve teknoloji alanında gerçekleştirdiği büyük hamlelerden söz ediyordu. Bunlardan, dünyanın en büyük bilgisayar üreticisi sayılan "Acer" şirketinin başkanı Stan Snih, 6 milyar dolarlık cirosunu, yüksek teknoloji ile 21. yüzyılda, daha ileriye nasıl götürmeyi planladığını açıklıyordu...
* * *
TAYVAN "ekonomik mucize"sini gerçekleştirdiği yıllarda (1970 - 80'lerde)
sırf "ekonomi"yi konuşuyordu. O dönemde "politika", sadece yönetimin (ve tek partinin) harcı idi! Yetkililer "dış tehlike" (Çin) ve güvenlik faktörünü öne sürerek, Tayvan'da şartların demokrasiye henüz müsait olmadığını söylüyorlardı.
Bugün ise Tayvan, yabancı gözlemcilerin deyişi ile, "ekonomik mucize"den sonra, "siyasal mucize"yi de gerçekleştirmek yolunda. Belki de politikadan bu kadar "fazla" konuşulmasının nedeni de bu...
Tayvan "Uzakdoğu Kaplanları" arasında, ekonomide ve teknolojide son çeyrek yüzyılda "harikalar yaratan" ülkelerden biri. Bu konuya tekrar döneceğiz, ama şimdiden iki - üç rakamla 21 milyon nüfuslu bu küçük ülkenin nerelere geldiğini belirtelim.
Fert başına milli gelir: 15 bin dolar... Dış ticaret hacmi: 200 milyar dolar... Döviz rezervi: 88 milyar dolar...
Bu güçlü ekonomisi sayesinde Tayvan, Asya'daki mali krizden en az etkilenen ve çabucak toparlanabilen ülkelerin başında geliyor...
* * *
TAYVAN'ın "demokratikleşme" sürecine girmesi nispeten yeni bir olay. Bunun başlangıç tarihi, sıkıyönetimin kaldırıldığı 1987 olarak gösteriliyor. Ama "ifade özgürlüğü"nün gerçekleşmesi, çok daha yeni bir gelişme.
Bugün siyasi partiler ve medya, daha birkaç yıl öncesine kadar "tabu" sayılan en ters görüşleri dahi serbestçe ortaya atabiliyor. Eskiden gazeteler güdümlü idi, televizyon ise devletin denetiminde idi. Bugün gazeteler tamamen bağımsız ve serbest, TV kanalları ise özel sektörün elinde...
Tayvanlı meslektaşlara ve yetkililere sorduk: Serbest tartışmanın ve "ters fikirler"in ortaya atılmasının "ülke güvenliği"ni tehlikeye düşürebileceği iddiasına ne oldu? Çin'in Tayvan konusundaki niyetleri belli olduğuna göre, değişen nedir?
Buna ağızbirliği ile aldığımız yanıt şu: "Değişen, Tayvan halkının ve yöneticilerinin tutumudur. Artık kendimize güveniyoruz. Serbest tartışmadan korkmuyoruz. Demokrasi, yeni gücümüz..."
* * *
YABANCI devlet adamlarının ve diplomatlarının da katıldığı IPI toplantılarının birinde, Filipinler'in eski Cumhurbaşkanı Fidel Ramos, demokrasiye - şiddetle veya askeri müdahale sonunda değil - siyasal evrim ile "yumuşak geçiş" yapan Tayvan'ın başkaları için bir model veya örnek oluşturduğunu söyledi. Ve şu önemli hususu belirtti:
Ekonomik kalkınma ile demokratik gelişme pekala el ele, birlikte yürüyebilir.
Geçmişte Tayvan'da "önce ekonomik kalkınma" veya "önce güvenlik", "sonra demokrasi, özgürlük ve çok seslilik" tezini savunanlar vardı. Bugün bu görüş terk edildi. (Başka ülkelerde hala böyle düşenenler var)... Burada artık herkes "demokrasinin gücü"nden söz ediyor. Çoğulcu sistemin pekiştirilmesini (konsolidasyonunu) tartışıyor...
Belki Bayan Lung'un dediği gibi bugünlerde "hep politika konuşuluyor", ama doğrusu bu, "hiç konuşulamaması"ndan çok daha iyi!..
Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr