Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



KIBRIS müzakereleri başlamadan önce, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Annan planı çerçevesinde masaya oturması için uygulanan baskılara karşı direnirken, gerekirse anavatana gidip "Anadolu'nun desteğini" isteyeceğini söylemişti.
Denktaş'ın dün bir konferans vermek üzere Ankara'ya gelişinin büyük ve coşkulu bir destek gösterisine dönüşmesi, o zamanki sözlerini anımsatıyor.
Son günlerde masaya kerhen oturduğunu, Annan planını tehlikeli bulduğunu ve talep ettiği değişiklikler yapılmadığı takdirde bu planın referandumda reddedilmesi gerektiğini açıkça söyleyen Denktaş, Ankara'daki bu hareketli destek gösterisinden kuşkusuz cesaret almış bulunuyor.
Denktaş Ankara "çıkarması" ile, aslında "ikinci cephe"yi de açmış oluyor. KKTC lideri, "birinci cephe"deki mücadelesini, Lefkoşa'daki müzakerelerde veriyor, Kıbrıs Rum muhatabı Papadopulos ile cenkleşiyor, Alvaro de Soto'dan Thomas Weston'a kadar, "müdahil" yabancılara karşı direniyor...
Denktaş'ın "ikinci cephe"si ise, Türkiye platformundadır. Türkiye'de kendisine destek olan kesimlerin seslerini duyurmasını sağlamak isteyen Denktaş bu şekilde Erdoğan hükümetini baskı altında tutmayı ve kendi çizgisine getirmeyi amaçlıyor...
***
DENKTAŞ şu sırada buna neden ihtiyaç duyuyor?
Nedeni basit: KKTC lideri 22 Şubat'a kadar devam edecek olan müzakere sürecinin birinci aşamasından hiç umutlu değil. Bunu da açıkça söylüyor.
22 Şubat'tan itibaren sürecin ikinci aşamasına girilecek, yani "anavatan" temsilcileri bir araya gelip, ortak bir zemin oluşturmaya çalışacak... Ancak çok kimse gibi Denktaş da bu ikinci raunttan bir sonuç beklemiyor.
Nisan ayında üçüncü aşamaya geçilecek ve Genel Sekreter Kofi Annan "boşlukları doldurarak", kendi planına uygun nihai anlaşma metnini ortaya koyacak.
Nihayet dördüncü aşamada anlaşma referanduma sunulacak. İki taraf "evet" derse, anlaşma yürürlüğe girecek, "birleşik Kıbrıs"ın, AB üyeliği kesinleşecek... Ama taraflardan biri "evet" diğeri "hayır" derse, işte o zaman başka komplikasyonlar çıkacak...
***
DENKTAŞ, 30 küsur yıllık müzakere süreçlerinde, usta bir satranç oyuncusu gibi, bir sonraki "darbe"yi iyi hesaplamasını bilmiştir. Şimdi de bir değil, üç sonraki "darbeyi" (yani dördüncü aşamadaki referandum ile ilgili stratejisini) hazırlıyor.
Dün ATO'daki konuşmasında açıkça söyledi: Türk tarafının "olmazsa olmaz" olarak sunduğu isteklerin kabul edilmemesi halinde, artık bir daha masaya oturmayacak ve referandumda "hayır" kampanyasının öncülüğünü üstlenecek. Denktaş bunu yaparken, gene kendi deyişi ile, Anadolu'nun da ses vermesini ve tüm dünyanın bunu görmesini sağlamaya çalışacak.
***
BU yeni ve açık tavrın, Ankara'daki hükümet çevreleri, ayrıca Lefkoşa'daki müzakere süreci ve onun sponsorluğunu yapan dış güçler üzerinde nasıl bir etki yapacağını göreceğiz. Ama şurası muhakkak ki, Denktaş mücadelesini her iki cephede de sürdürmeye kararlı.
Son aşamadaki referandum, ondan sonra nasıl bir yola girileceğini belirleyecek. Adada son yapılan anketler, Türk tarafında yüzde 56 oranında "evet", yüzde 40 ile 61 oranında "hayır" beklendiğini gösteriyor. Aslında bu aşamada sonucu kestirmek için zaman erken. Denktaş'ın çıkışı, bu arada çok şeyi değiştirebilir...