Girne
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda şimdi daha umutlu; ama iç politika konusunda buruk...
Girne'deki ikametgahında kendisi ile yaptığım uzun söyleşinin tek cümle ile özeti bu.
Denktaş'ın yeni yıla - ve milenyuma - girerken, Kıbrıs'ta çözüm konusunda ihtiyatlı da olsa iyimserlik ifade etmesi, çok önemli."İşler daha iyi gidiyor; şimdi daha rahatız" diyor.
"Evet, ileriye giden bir durum var. Müzakerelerden hepimiz için tatmin edici bir sonuç çıkabilir"...
Yıllar boyunca verdiği mücadelede sadece Rum tarafının değil, dış dünyanın anlayışsızlığı karşısında, umutsuzluğa hatta zaman zaman öfkeye kapılan Denktaş'ın şimdi bu şekilde düşünmesi, çözüm yönünde bir hareket başladığı sinyalini veriyor...
* * *
DENKTAŞ'ı (gene ihtiyatı elden bırakmadan) bu kez daha iyimser davranmaya iten nedir?
Kıbrıs Türk lideri, geçen ay New York'ta yapılan "dolaylı görüşmeler"in 31 Ocak'ta Cenevre'de yapılacak ikinci raunduna hazırlanırken, bunun büyük olasılıkla üçüncü turunun da haziranda gerçekleşebileceğini söylemek suretiyle, ciddi bir "müzakere süreci"ne angaje olduğu mesajını veriyor.
Diğer bir deyişle, Denktaş bu görüşmeleri göstermelik değil, çözüme götürecek bir süreç olarak görüyor. Çünkü o da, Kıbrıs Türk halkı gibi, - tabii temel çıkarların korunması koşulu ile - çözüm zamanının geldiğine, (bir başka deyişle çözümsüzlüğün iyi bir çözüm olmadığına) inanıyor...
* * *
DENKTAŞ'ın söylediklerinden, şimdi ifade ettiği umudun özellikle iki sebepten kaynaklandığı anlaşılıyor.
* Birincisi, onun deyişi ile, "dünya artık bizi daha iyi anlıyor ve bizim tezimizi haklı görmeye başlıyor". Bunun örneklerini veriyor Denktaş. Kissinger'dan Hugo - Goby'ye kadar çeşitli ünlü diplomatların ve devlet adamlarının isimlerini de vererek... Kıbrıs'ın sadece Rum tarafından ibaret olmadığı, iki varlığ hın eşitliğinin göz ardı edilemeyeceği ve çözümün de bu esaslara göre gerçekleşmesi gerektiği artık birçok çevrelerde kabul ediliyor.
* İyimserliğin ikinci nedeni de, "AB faktörü" ile ilintili. Denktaş bu konuda çok önemli bir gözlemde bulunuyor: "Lüksemburg'dan sonra AB Kıbrıs'ta çözüm için bir engeldi. Şimdi (Türkiye'yi aday kabul etmekle) çözüme katkıda bulunabilecek bir faktör olabilir... Tabii yeter ki, Türk - Yunan dengesini ve adadaki gerçeği benimsesin"...
Denktaş daha da ileriye giderek şöyle diyor: "Kıbrıs üzerinde bir Türk - Yunan dengesi kurulabilir. Bizim görevimiz AB kapısı (Türkiye için) açılmışken, gereken esnekliği göstermektir..." Ve şunları ekliyor: "Kartlarımızı iyi oynarsak, çözüm yakın olabilir. Ben pazarlık adamıyım. Ancak pazarlığı yaparken de ğlam durmamız lazım"...
* * *
DENKTAŞ Türkiye'nin aday olarak AB içinde yer almasını, Kıbrıs Türk'ünün davası için bir avantaj sayıyor. KKTC'nin de bu sayede, AB ile diyalog ve ilişki kurabileceğini söylüyor. Ve şu açıklamayı yapıyor: KKTC önümüzdeki 6 ay içinde, AB nezdinde bir dizi girişimle bir atılım yapacaktır. Lefkoşa'da bu konuda bazı hazırlıklar yapılıyor. KKTC üyelik için dahi gereken düzenlemeleri planlayacak... AB ile KKTC arasında temaslar ve hatta bazı başkentlere ziyaretler de yapılacak...
Kıbrıs Türk lideri "dış politika"da yansıttığı bu iyimserliğe karşılık, "iç politika"da burukluğunu, düş kırıklığını gizlemiyor. Başbakan Eroğlu'nun ağır sözleri, davranışları Denktaş'ı rencide ediyor. Ayrıca KKTC'deki banka krizi de onu çok üzüyor. Herhalde bu konular, nisan seçimleri öncesinde "içerde" havayı epey kızıştıracak.
Sözü geçmişken, Denktaş tekrar adaylığını koyacak mı? İşte kendi yanıtı: "Başladığım işi bitirmem isteniyorsa; evet"...
Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr