FRANSAnın son tutumu, Türkiyenin ABden bu yılın içinde müzakere tarihi almasının ne kadar çetin bir iş olduğunu göstermiş bulunuyor.Zorluk sadece Fransadan kaynaklansa gene iyi. ABnin Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlamasına soğuk bakan veya karşı çıkan başka ülkeler de var (Avusturya, Hollanda gibi)... Mayıs ayından itibaren ABye katılacak olan 10 yeni üyenin de, aralık zirvesinde nasıl davranacağı belli değil. Hele Birliğe tek başına girmesi halinde Kıbrıs Rum kesiminin nasıl bir tavır takınacağı da, büyük bir soru işareti...***TÜRKİYEye tarih verilip verilmemesi konusunda her üye ülkenin kendi durumuna göre farklı hesapları var. Örneğin Fransada şu anda iç siyasi hesaplar (seçimler nedeni ile) ağır basıyor. Diğer bazı ülkelerde, kamuoyunun Türkiyeye karşı eğilimi, etkili oluyor.AB bağlamında Türkiyenin önümüzdeki aylarda işi gerçekten çok zor. Bu işin bir kısmı, kuşkusuz Türk diplomasisine (yani hükümete ve devlet kurumlarına) düşüyor. Bir kısmına da, doğrusu "sivil toplumun" (yani çeşitli özel kuruluşların) sahip çıkması şart. Avrupada kamuoyunu kendi tarafımıza çekmek (bu arada özellikle etkin çevrelerin ve medyanın desteğini sağlamak) sivil toplum kuruluşlarına (NGOlara) düşüyor. Bunda zorluk, bir yandan zamanın çok daralmış olması (topu topu karara 8 ay kaldı), öte yandan böyle bir "halkla ilişkiler" faaliyeti için pek hazırlıklı olmamamızdır...***BRÜKSELde önceki gün girişilen böyle bir faaliyet, aslında ne kadar gerekli ve yararlı olduğunu gösterdi."Marmara Grubu Vakfı" ile Brükseldeki düşünce kuruluşu IRRI - KIBın Egmont Sarayında düzenlediği sempozyuma Belçikanın kalbur üstü pek çok politikacısı, diplomatı, bürokratı ve akademisyeni katıldı. Seçkin Türk konuşmacılar, "AB, Türkiye ve İslam" teması çerçevesinde çerçevesinde, ABnin Türkiyenin üyeliğinden sağlayacağı yararları etraflıca anlattılar.Başlıca argümanları şöyle özetleyebiliriz: Türkiye, nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan laik ve demokratik bir ülke olarak, bir model veya Batı ile Doğu arasında bir köprü oluşturma imkanına sahip... Genç nüfusu, yaşlanmakta olan AB için yük değil, bir kazanç olacak... Gelişen ekonomimize geniş pazar olanakları sağlayacak... Önemli jeo - stratejik konumu, siyasi ve askeri rolünü artırmak isteyen Birliğe "artı değer" katacak...***BELÇİKALI konuşmacılar ve katılımcılar, bu argümanlardan etkilenmiş göründüler. Bu arada AB Komisyonundan Alessandro di Lusignano, ABnin Türkiyenin üyeliğine "dini açıdan" bakmasının söz konusu olamayacağını vurguladı. Belçika Devlet Bakanı Prof. De Donnea, Avrupa kamuoyunun Türkiyenin gerçekten laikliği koruduğunu, devlet ile dini ayrı tuttuğunu görmek istediğini söyledi. Akademisyen Prof. Robert Anciaux ise, Türkiyenin jeo - stratejik konumunun giderek ABde, Türkiyenin lehinde bir faktör olmaya başladığını belirtti...Nitekim bu son argümanın ağırlık kazanmakta olduğunu görüyoruz. 11 Eylül sonrası gelişmeler ve bölgemizdeki olaylar, ABnin gözünde Türkiyeyi, "Avrupanın dışında bırakılmayacak kadar önemli bir ülke" konumuna getiriyor. Bakalım bu faktör, ABnin karar mercilerini ne ölçüde etkileyecek... skohen@milliyet.com.tr BRÜKSEL