Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Korku ve telaş bütün Avrupa'yı sardı. Konu insan sağlığı ile ilgili ve en azından "deli dana" olayı kadar ciddi...
Paniğin nedeni, "Balkan sendromu". İtalya, Portekiz, Belçika gibi ülkelerde kansere yakalanan bazı kişilerin, vaktiyle Kosova'da görev yaptıkları saptanınca, bunun savaş sırasında kullanılan bir tip silahtan kaynaklandığı öne sürüldü. Bu silah, tankların kalın zırhını delmeye yarayan UD mermileridir.
UD, İngilizce "depleted uranium" sözcüğünün kısaltılmışıdır. Türkçeye bu çeşitli şekillerde çevriliyor: "Fakirleştirilmiş", "zayıflatılmış", "sulandırılmış" veya "indirgenmiş" uranyum...
Şimdi bütün dünya UD mermilerinin sebep olduğu radyasyonun insan sağlığı için tehlike arz ettiği izlenimini taşıyor. Gerçi bu "risk ilintisi" henüz tam kanıtlanmış değil. Ama Avrupa ülkelerinin çoğu, 1999'da Kosova'da, 1994 - 95'te Bosna'da bulunan askeri personelden kansere yakalananların hastalığını, UD radyasyonuna bağlıyor.
Ne ilginçtir ki bu büyük duyarlılık sadece Balkanlar'da görev yapmış eski subay ve askerler hakkında gösteriliyor. Ya bu bölgede yaşayan milyonlarca insanın akıbeti? Ya 1991'de Körfez Savaşı'nda kullanılan aynı tür silahların Irak'ta yol açtığı hastalıklar ve ölümler? "Balkan sendromu", aynen - daha önceki "Körfez sendromu" gibi - "savaşanlar"ı kapsıyor; yoksa oralarda yaşayan ve hayatlarını gene oralarda sürdürecek olan "sivil halk"ı değil!..
* * *
ŞİMDİ Avrupa ülkeleri bu olayın iyice tahkik edilmesini ve ona göre önlem alınmasını istiyor. Yunanistan'dan Almanya'ya, Hollanda'dan İspanya'ya kadar pek çok ülke gerçeği ortaya çıkarmak için bizzat soruşturma açıyorlar. NATO, AB, BM ve diğer çeşitli uluslararası kuruluşlar meseleye ciddiyetle eğiliyor.
Dün NATO Konseyi konuyu tartışırken, birçok üye, UD mermilerinin - en azından soruşturmanın sonucu belli oluncaya kadar - yasaklanmasını istediler. Öyle anlaşılıyor ki, NATO'ya dahil ülkelerde düzenlenen askeri tatbikatta bu silahlar kullanılıyor. Nitekim Yunanistan, Ege ve İyon Denizi'nde düzenlenen manevralarda UD mermilerinin de kullanıldığını kabul etti. Atina basınına göre, Yunanistan'ın olduğu kadar Türkiye'nin de silah envanterinde bu silah cinsi bol miktarda var.
Konunun sağlıkla ilgili olması, insan hayatına önem veren Avrupalıların gündemine bir numaralı sorun olarak oturdu. ABD'nin "böyle bir bağlantı olamaz" şeklindeki ilk resmi tavrı Avrupalıları çileden çıkardı. Mesele birdenbire siyasal bir boyut aldı. O kadar ki, Atlantik'in iki yakası arasında ciddi bir anlaşmazlık çıktığı görülüyor.
NATO'da böyle bir çatlağın önlenmesi için "UD riski vardır" veya "yoktur" tartışmalarının bir yana bırakılıp bütün müttefiklerin bu işi birlikte soruşturması ve çıkacak sonuca göre tedbirler alması lazım...
* * *
TÜRK kamuoyu - ne yazık ki - bu konuya gerektiği ölçüde eğilmiş değil.
Ama hemen belirtmeli ki Türk askeri ve sivil yetkililer, mesele ile yakından meşgul oluyorlar.
Dün NATO Konseyi toplantısına katılan NATO Büyükelçimiz Onur Öymen'in belirttiği gibi, "Balkan sendromu" ile ilgili ilk söylentilerin çıktığı geçen ekim ayından itibaren Türkiye gereken girişimlerde bulunmuş ve ittifakın bunun üzerine gitmesini istemiştir. Bu arada Türkiye'de de Kosova'da görev yapmış askeri personelin sağlık durumlarının incelenmesi için bir çalışma başlatılmıştır. Bugünlerde Kosova'ya bir soruşturma heyeti gönderilecek...
Yukarıda belirttiğimiz gibi "Balkan sendromu" diye anılan tehlike sadece Kosova'daki olaydan ibaret değildir. UD'nin gerçekten ciddi sağlık sorunları yarattığı saptanırsa, bu tür silahların tatbikatlardan, hatta envanterden çıkarılması gerekecektir.