Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kamuoyunun “bilgi sahibi olma hakkı”nı savunan hareket, teknolojideki devrimin de katkısıyla, şimdi “devlet sırları”nın açıklık kazanmasını sağlamış bulunuyor.
Siyasette ve diplomaside şeffaflıktan ve her türlü enformasyonun serbestçe dolaşımından yana olan 39 yaşındaki Avustralyalı Julian Assange’un kurduğu “Wikileaks” sitesi, ABD Dışişleri Bakanlığı’na ait tam 251.287 belgeyi dünya kamuoyuna açıklamayı başardı.
Bu belgelerin çoğu, ABD’nin yeryüzündeki 270 elçilik ve konsolosluğundan Washington’a gelen kriptolardır. Bunların bir kısmı ilk elden edinilen bilgiler, bir kısmı da Amerikan diplomatlarının kişisel değerlendirmeleridir.
Bu tür yazışmalar, aslında tüm ülkelerin yurtdışındaki diplomatlarının görevlerinin normal bir parçasını oluşturur. Bazı ülkeler (İngiltere, ABD gibi) periyodik olarak (25-30 yılda bir) eski belgeleri bizzat yayınlar. Şimdi “Wikileaks”in yaptığı iş, nispeten yeni belgeleri ele geçirip bunları internet sitesi ve medya aracılığı ile dünyaya açıklamaktır.
Böyle bir şeyin yapılması, kuşkusuz “kamuoyunun bilgi sahibi olma hakkı”nı karşılıyor. Ancak sonuçta bunun ulusal çıkarlar ve uluslararası ilişkiler açısından yararlı mı yoksa zararlı mı olduğu, ayrıca tartışılması gereken bir konu...

Genel eğilim
Wikileaks’in son ele geçirdiği 250 bin belgeden şimdiye kadar medyaya yansıyanların sayısı bunun binde biri, ama bu açıklamalar bütün dünyada büyük bir fırtına koparmış bulunuyor.
Aslında şu ana kadar açıklanan belgelerde çok sansasyonel bir şey yok. Açıklanan bilgiler aşağı yukarı bilinen ya da spekülasyon olarak da medyaya yansıyan cinsten. Değerlendirmeler ise daha çok diplomatların görüşmeleri doğrultusunda. Yani bu belgeler, mutlaka ABD’de şekillenmiş politikalarının göstergesi değil. Aynı şey, liderlerin kişisel özellikleri konusunda yazılanlar için de söylenebilir. Ne var ki, bütün bu yazılar, ABD diplomasisinin genel eğilimleri hakkında oldukça açık bir fikir de veriyor...
Kuşkusuz bu çeyrek milyon belge peyderpey açıklandıkça, ABD’nin çeşitli ülkelerle, ayrıca çeşitli ülkelerin kendi aralarındaki ilişkileri hakkında ilginç bilgiler ortaya çıkacaktır.
Ancak şimdiye kadar yayınlanan kriptolardan da bazı anlamlı sonuçlar çıkarmak mümkün. Herhalde en önemli sonuç, İran’la ilgili. Bu belgelerin ortaya koyduğu gerçek, Ortadoğu ülkelerinin çoğunun İran’a karşı tavır aldığı ve Tahran’ın politikalarından büyük kaygı duyduğudur. Bu aslında bilinen bir husustur, ancak belgelerde örneğin Suudi Arabistan Kralı’nın ABD’nin İran’ı bombalamasını istediği yazılı. Bahreyn, Ürdün, Mısır gibi Arap ülkelerinin de İran’ın baskı altında tutulmasını istedikleri belirtiliyor. Bu açıklamalar, Ortadoğu’daki gerçekleri bütün çıplaklığıyla gözlerin önüne seriyor...

Şimdilik sürpriz yok
Türkiye ile ilgili şimdiye kadar açıklanan belgelerde bir sürpriz yok. İran konusunda Türkiye ile ABD arasındaki temaslarla ilgili belgeler, İran sorununa yaklaşımda iki ülkelinin farklı bir tavır içinde olduğunu açıkça gösteriyor.
Gene Türkiye ile ilgili yazışmalarda, ABD yetkililerinin AKP iktidarının dış politikasından bazı kuşkular ve rahatsızlıklar duyduğu apaçık belli oluyor. Buna karşılık ABD’nin, Türkiye’nin AB üyeliği için, Avrupalı yetkilileri sıkıştırdığı da görülüyor.
Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile ilgili ifadelere gelince, bunların bazısı Ankara’da herhalde hoş karşılanmayacaktır...
Ama daha sağlıklı bir değerlendirme için, tüm belgelerin yayınlanmasını beklemek gerekecek.
“Wikileaks”in yarattığı şiddetli depremin artçı sarsıntıları herhalde daha uzun zaman devam edecektir...