Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bizde kendisi gibi, adı da yeni. Hatta çoğu zaman İngilizce terimi kullanılıyor: Think - tank... Yani "düşünce kuruluşu"...
Tabii burada "tank" sözcüğünün askeri anlamdaki tank ile ilgisi yok. Kastedilen, örneğin "su tankı" gibi bir şey. Başka deyişle, "düşünce deposu"...
Demokrasilerde öteden beri bu tür kuruluşlar, özellikle dış politikanın belirlenmesinde önemli bir rol oynarlar. Hatta bu ülkelerde kimileri, "diplomasi, sadece diplomatlara bırakılmayacak kadar önemli bir iştir" diye "dalga" geçerler!..
Genelde Batı'da da dış ilişkiler - ve savunma - ile ilgili politikaları oluşturanların başında siyasi kadrolar, yani hükümet, parlamento ve tabii Dışişleri - ve Savunma - bürokratları gelir. Ancak bu ülkelerde karar mekanizmaları üzerinde etkili olan başka güçler de vardır. Medya bunlardan biridir. Gelişmiş demokrasilerde "düşünce kuruluşları" ve benzer sivil toplum grupları da bunda önemli bir rol oynarlar.
Örneğin ABD'de bunlardan düzinelerce var. Hatta bir kısmı spesifik dış konularla (yani örneğin sadece Ortadoğu ile) ilgilidir. Batı Avrupa ülkelerinde de öyle...
* * *
YUKARIDA belirttiğimiz gibi bizde bu, nispeten yeni gelişmeye başlayan bir olgu.
Halen Türkiye'de varlığını hissettiren önemli birkaç "düşünce kuruluşu" var. ASAM, TESEV, SISAV, İKV, Stratejik Araştırmalar Merkezi, Orta Doğu ve Balkan - İncelemeleri Vakfı gibi.
Bunlar seminerler, konferanslar düzenleyerek, raporlar ve kitaplar yayımlayarak, ilgili makamlara ve kamuoyuna, Türkiye'nin dış politika konuları ile ilgili düşüncelerini, önerilerini iletmeye çalışıyorlar.
Bu kuruluşların başında ve mütevazı kadrolarında, gerçekten bilgili, deneyimli ve üretken "kafalar" vardır. Nitekim son zamanlarda Dışişleri Bakanlığı başta olmak üzere çeşitli resmi kurumların da, bu gruplardan yararlanmakta olduğunu görüyoruz.
Önceki gün, bu kuruluşlara bir yenisi eklendi: SAREM (Stratejik Araştırma ve Etüd Merkezi)... Bu kuruluşun özelliği Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde oluşturulmuş olmasıdır.
Türkiye'de askeri kesimin, sivillerle beraber böyle ve çalışmaya yönelik bir merkez kurma ihtiyacını duyması, çok anlamlıdır.
Batı'da da askerlerin aktif katkısı ile kurulan ve gerek güvenlik konularında, gerekse dış meseleler üzerinde fikir üretmeye çalışan kuruluşlar vardır. ABD'de RAND, İngiltere'de RUSI gibi.
SAREM, özellikle savunma ve güvenlik konularında yapacağı çalışmalarla yeni stratejilerin oluşturulmasında önemli katkıda bulunabilir. Bu aynı zamanda kamuoyunun da bu konularda daha iyi bilgi sahibi olmasına yardımcı olacaktır.
* * *
RESMİ kurumların sivil toplumun görüşlerine şimdi daha büyük önem verdiğinin bir göstergesini, bugün Dışişleri Bakanlığı'nın İstanbul'da AB konusunda yapacağı bir toplantı oluşturuyor.
AB, gelecekteki siyasal yapısını şekillendirmek için kurulan "Konvansiyon"a Türkiye'yi de davet etmiştir. Aday ülke olarak Türkiye, bu forumda "nasıl bir Avrupa'nın oluşturulması" gerektiğine dair görüşlerini bildirecektir.
Dışişleri, bu konudaki pozisyonunu oluştururken, AB ile ilgili deneyimli diplomatları, akademisyenleri, gazetecileri, vs. toplayıp onların düşüncelerini almayı uygun görmüştür.
Bu da, "resmi merciler"in toplumun çeşitli kesimlerinden gelen seslere kulak vermeye başladığını gösteren, sevindirici bir gelişmedir.