Çoktandır yapılması gereken işe, şimdi Ankara'nın aklı yatmaya başlıyor...
Konu, Türkiye'nin Ermenistan ile "dirsek teması" kurması ile ilgili. Dışişleri Bakanlığı bir çalışma sonucunda, hükümete bu yönde bir tasarı sundu.
Bunda tavsiye edilen şey, Erivan ile ilişkileri "normalleştirme"ye yönelik temasların başlatılmasıdır. Yetkililer bunun Ermenistan ile "diplomatik ilişkilerin kurulması" anlamına gelmediğini özellikle vurguluyorlar. Bu belki ileri bir aşamada gerçekleşebilir. Ama bugün için önemli olan, bir temas sürecinin başlamasıdır.
Bu konuda daha düne kadar oldukça çekingen davranan Ankara'nın şimdi böyle bir diyaloğun kurulmasında yarar görmesi, bir tavır değişikliğinin işaretidir.
* * *
ERMENİSTAN'la temas fikrinin şu sırada - yani Ermeni soykırımı iddiasını yasalaştıracak bir önerinin Fransız Meclisi'nde ele alındığı esnada - gündeme gelmesi, ilginç bir rastlantı.
Bazı çevreler Ankara'nın böyle bir "jest"i özellikle Ermeni yanlısı kararı "bloke" etmek için yapmak istediğini öne sürüyorlar. Bu görüşe göre, eğer Türkiye Ermenistan ile ilişkilerini düzeltirse, Erivan Ermeni diasporasını yönlendirip Türkiye aleyhinde bu tür kararlar çıkartmaktan vazgeçirebilecek...
Ankara'da yetkililer Ermenistan'la diyalog kurma niyeti ile "Ermeni soykırımı kararları" arasında bir ilinti kurmanın yanlış olduğunu söylüyorlar. Bir Türk diplomatına göre "böyle bir düşünce (Dışişleri'nde) çoktan beri vardı. Bu niyeti kendi dinamiği çerçevesinde değerlendirmek lazım. Esas amaç, gerçekten Ermenistan ile ilişkileri normalleştirmektir. Bunda Türkiye'nin de, Ermenistan'ın da çıkarı vardır. Bunu yapmanın zamanı da artık gelmiştir".
Gerçekten bu diyaloğu kurmanın asıl amacı, bu komşu ülke ile ilişkileri düzeltmek ve ilerletmek olmalıdır. Elbet bu gerçekleştiği zaman, Ermeni diasporasında Türkiye'ye karşı girişilen kampanyanın hızı kesilebilir. Ama ilişkileri sadece Fransa'daki veya diğer ülkelerdeki bu tür faaliyetlerle irtibatlandırmak bir yere götürmez.
* * *
ASLINDA Türkiye, Ermenistan'ı, bağımsızlığını ilan ettikten hemen sonra tanımış, ancak Karabağ sorunu ve Azeri topraklarının işgali gibi nedenlerin de etkisi ile diplomatik ilişki kurmaktan çekinmişti.
Özellikle Başkan Ter Petrosyan döneminde daha normal ilişkilerin kurulması fırsatı varken, Ankara, Ermeni ordusu işgal ettiği Azeri topraklarından çekilmediği sürece Erivan ile bu konuda diyaloğa girmeyeceğini bildirmiştir.
Şimdi Türk diplomasisi de bu iki konuyu irtibatlandırmanın bir sonuç vermeyeceğinin farkında. Diğer bir deyişle, Erivan ile diyaloğa, Karabağ önşartını koymanın bir yararı yok. Kaldı ki, Türkiye eğer Ermenistan ile normal ilişki içinde olursa, Azerbaycan'ın istekleri lehinde ağılığını daha çok koyabilir. Böyle bir ilişki olmadıkça Ankara'nın Erivan üzerinde etkinliğini hissettirmesi de pek mümkün olmaz...
Tabii Türkiye'nin Erivan ile diyalog kurmasının esas yararı, ilişkilerin normalleşmesi çerçevesinde, "Ermeni soykırımı" iddiaları gibi sorunların daha soğukkanlı biçimde ele alınabilmesidir. Bu pürüzü ortadan kaldırmanın hiç de kolay olmadığı açık. Ama hiç olmazsa bu egzersiz sayesinde bir tartışma - ve belki de yumuşama - ortamı doğmuş olacaktır. Hatta bu konuda sürtüşme yerine işbirliği (örneğin geçmişteki olayların değerlendirilmesi işinin tarihçilere ve bilim adamlarına bırakılması gibi) olanağı ortaya çıkacaktır.
Bu fırsatı kaçırmamalı...