Deprem felaketinin Türkiye'nin siyasal ve toplumsal yaşamında olduğu gibi, dış politikasında da bir "milat" oluşturup oluşturmayacağını kestirmek için zaman henüz erken:
Ama bu olayın Türkiye'nin dış ilişkilerinde - taşları yerinden oynatacak kadar değilse bile - bazı önemli değişikliklere yol açabileceği şimdiden görülüyor.Olumlu ya da olumsuz yöndeki değişikliklerin dökümüne geçmeden önce, şu saptamayı yapmakta yarar vardır.
Deprem, dış dünya ile ilişkilerimiz konusunda, öteden beri var olan bir kavramın yanlışlığını ortaya koymuştur. Bu da, dış politikayı yöneten veya şekillendiren uzman kadroların dışında, kamuoyunda yaygın olan "Türkün Türkten başka dostu yoktur" düşüncesidir. Deprem faciası, Türkün dünyada - ve de komşu ülkeler arasında - çok dostu olduğunu göstermiştir. Bu vesile ile kamuoyu, uluslararası ilişkilerde, dostlukların veya düşmanlıkların gelişigüzel ve yüzeysel şekilde ölçülmemesi gerektiğini anlamış bulunuyor...
Buna bağlı olarak şu değerlendirmeyi yapabiliriz:
Deprem vesilesi ile Türkiye'ye gösterilen yakınlık ve sempati, dış ilişkilerde yeni fırsatlar yaratabilir. Oluşan müsait ortamın kalıcı etkisi olmasını sağlamak da, Türk diplomasisinin görevidir...
* * *
DEPREMDEN sonra, dış ilişkilerde görülen başka değişiklik sinyallerini kısaca şöyle sıralayabiliriz:
* Yunanistan'ın gösterdiği olağanüstü yakınlık, eski gerginlikleri unuttaracak ölçüde sıcak ve samimi bir hava oluşturmuştur. İki ülke arasındaki "müzmin" sorunlar yerinde durmakla beraber, bu yeni atmosfer, daha dostane ilişkilerin kurulmasına ve zaman içinde anlaşmazlıkların giderilmesine yol açabilir. Yeter ki, beklentiler abartılmadan, ortaya çıkan fırsatlar yeni bir ilişki anlayışı içinde, gereği gibi değerlendirilsin...
* Avrupa bu vesile ile Türkiye'ye daha büyük bir sempati ile bakmaya başladı. Bunun belirli ölçüde Türkiye - AB ilişkilerine yansıdığı seziliyor. Kuşkusuz bu, Türkiye'nin adaylığını garantilemeye yeterli bir faktör değildir. Ama bu yeni havanın bu yönde yapıcı bir etkisi olabilir...
* Deprem sonrası durum, IMF ve Dünya Bankası gibi dev finans kuruluşlarının da Türkiye'ye destek olma arzusunu güçlendirmiştir. Bu alanda da Türkiye'nin dış ekonomik ilişkilerinde olumlu gelişmeler beklenebilir...
* ABD'nin bu olayda gösterdiği sempatinin de, Ankara - Washington ilişkilerine olumlu biçimde yansıyacağı gözleniyor. bunun somut sonuçları, bu ay Başbakan Ecevit'in Washinton ziyareti sırasında daha net olarak ortaya çıkabilir...
* Depremde yardım elini ilk uzatanlardan İsrail ile ilişkilerin giderek daha geniş bir alana yayılmakta olduğu görülüyor. Bu vesile ile iki ülke arasındaki ilişkilerin, ekonomik ve teknolojik boyutlarının ağırlığı da hissediliyor...
* * *
DEPREMİN dış ilişkilerimizde yaratacağı bazı sıkıntılar da yok değil. Unutmamalı ki bu olay, Türkiye'nin dikkatlerini daha çok kendi sorunları üzerinde toplamasını ve hatta bazı harcamalar üzerinde daha titiz davranmasını gerektiriyor.
Örneğin bu yıl Cumhuriyet Bayramı'nda dış temsilciliklerin, geleneksel resepsiyonlar yerine daha mütevazı toplantılar düzenlemesi söz konusu... Türkiye'nin Kosova ve Balkanlar'da yeniden yapılanma işlerine, başta düşündüğü nispette katkıda bulunması, şimdi daha zor görünüyor...
Ancak bunlar geçici etkenlerdir. Deprem sonrası dönem, Türkiye'nin dış ilişkilerinde yeni ufuklar açıyor.
Şimdi esmekte olan dostluk rüzgarlarının hızını kaybetmeden, bu fırsatları iyi değerlendirmek lazım. Dost kazanmanın yolu da budur zaten...
Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr