İlk bakışta DSP ile CHP’nin dış sorunlara yaklaşımında pek fark yok. İki partinin seçim bildirgelerinde dış politika konusunda ifade edilen görüşler birbirlerine çok yakın.
Halen Türkiye’nin karşılaştığı üç ivedi meselede - yani AB, Kıbrıs ve Irak konularında - DSP ile CHP’nin pozisyonları, genel hatları ile, hemen hemen aynı: İkisi de, AB üyeliğini ve bunun gereklerinin yerine getirilmesini savunuyor, Kıbrıs’ta eşitliğe ve çift egemenliğe dayalı bir ortaklık öneriyor, Irak krizinin de savaşsız halledilmesini istiyor ve Kuzey Irak’ta bir Kürt oluşumuna karşı çıkıyor...
Burada bir saptama yapalım: Kıbrıs sorununun çözümü bağlamında, KKTC’nin siyasi yelpazesinde solda veya ortanın solunda yer alan partilerin tutumları, Denktaş yönetiminin ve sağdaki partilerin politikalarından farklı ve daha uzlaştırıcıdır. Bu öteden beri böyle olmuştur. Türkiye’de ise Kıbrıs konusunda sosyal demokrat veya demokratik sol eğilimli partiler ise hep diğer partilerle aynı çizgide olmuşlardır. Seçim bildirgelerine ve liderlerin beyanlarına bakılırsa, bu halen de öyledir...
* * *
DSP’nin 190 sayfalık seçim bildirgesinin dış politikaya ayrılan 22 sayfalık bölümü, partinin aynen bundan önceki seçim bildirgesinde de ifade edilen temel bir konsept yer alıyor: "Bölge Merkezli Dış Politika." İfade şöyle: "DSP Türkiye’nin ulusal çıkarlarına dayalı, bölge merkezli ve geniş açılımlı bir dış politika programı önermektedir. Bu program, köklerini Cumhuriyet Türkiyesi’nin Atatürk önderliğindeki dış politikasından almakta olup, demokratik sol anlayışının ürünüdür"...
Bu çerçevede DSP’nin Balkanlar, Ortadoğu, Kafkasya ve Orta Asya ile güçlü bağlar kurma hedefine öncelik veriliyor, son dönemde bu yönde harcanan çabalara değiniliyor.
Bildirgede "DSP AB üyeliğimizi dış politikamızın ana hedeflerinden biri olarak kabul etmektedir" deniyor ve müzakerelerin bir an önce başlatılması için Ulusal Program’a uygun olarak "Türkiye’nin yapması gereken çalışmaların hızlandırılacağı" bildiriliyor.
Kıbrıs’la ilgili dört paragrafta ise, iki halkın egemenliğine ve eşitliğine dayalı kalıcı ve hakça bir anlaşma öneriliyor.
* * *
CHP’nin 60 sayfalık seçim bildirgesinin dört sayfalık dış politika bölümünde de genel yaklaşım şöyle ifade ediliyor: "Hedefimiz, dünyada ve bölgede barışın öncüsü olan, güçlü ve saygın bir Türkiye’dir... Onurlu, kişilikli, aktif bir dış politika izleyeceğiz." Bu bağlamda CHP de, Balkanlar’ın, Kafkasya’nın, Ortadoğu’nun ve Orta Asya’nın bu politikanın etkinlik alanları içinde yer alacağını ilan ediyor.
AB konusunda bildirgede bunun bir "toplumsal değişim projesi" olduğu, üyelik için gereken siyasal ve ekonomik kriterlerin hızla geliştirileceği, bu fırsatın kaçırılmaması için kararlılık gösterileceği vurgulanıyor.
Kıbrıs’la ilgili paragrafta da "kazanılmış hakların korunması ve iki toplum arasındaki ilişkilerin kalıcı barışa dönüştürülmesi için gerekli katkıda bulunacağız" deniyor.
Gerek DSP’nin gerekse CHP’nin seçim bildirgelerinde yurtdışında yaşayan Türklere geniş biçimde değiniliyor ve vatandaşlarımızın her türlü haklarının korunması için çaba harcayacakları vaat ediliyor.
Yukarıda belirttiğimiz gibi, bildirgeler esas alındığında, iki partinin dış konularla ilgili görüşlerinde pek fark görünmüyor. Bakalım seçim meydanlarında yapılacak beyanlarda da öyle mi olacak?
(NOT: Diğer partilerin programları, önümüzdeki hafta...)