Bu vahşi saldırıların arkasında kimler vardı? Esas amaçları neydi? Eylemi gerçekleştirenler sadece "taşeron" muydular? ABD istihbarat birimleri böyle bir felaketin olacağını önceden ne kadar biliyordu? Bush yönetimi CIAnın verdiği bazı sinyalleri neden doğru okuyamadı? Yönetim mensuplarının daha önce Suudilerle (ve hatta Bin Ladin "klanı" ile) "iş ilişkileri"nin bu olayda rolü oldu mu?11 Eylül saldırısı, öylesine karmaşık bir olay ki, bunun açıklık kazanması belki de yıllar alacaktır. (Veya benzer olaylar gibi, karanlıkta kalacaktır)...Biz birçok senaryoya konu olan yukarıdaki soruları bir yana bırakıp, diğer temel bir soruyu ele alalım: 11 Eylül olayı, ABDde ve dünyada neler değiştirdi?* * *ÖNCE ABDden başlayalım. Olayın şoku, Amerikalıları şimdiye kadar görülmemiş şiddette sarstı. Başta hissedilen moral çöküntü zamanla nispeten giderilebildiyse de, Amerikan toplumu "terör kabusu"ndan kurtulamadı. Sonuçta "Amerikan yaşam tarzı" değişti. Güvenlik faktörü o eski rahat günlük yaşamın başlıca gailesi - veya fobisi - oldu...Bush yönetimi saldırıyı ABDye karşı direkt bir tehdit olarak görerek, bir dizi radikal karar aldı. İçte, güvenlik nedenini öne sürerek, özgürlükleri kıstı, yeni bir vatanperverlik kampanyası başlattı... Dış ilişkilerde ise, terör sorununu yeni stratejinin belirleyici unsuru haline getirdi. Bushun "Ya bizimlesiniz, veya değilseniz, karşımızda sayılırsınız" şeklindeki uyarısı, yeni politikaya yön verdi...Başkan Bush bu tutumu bir "doktrin"e dönüştürdü. Artık ABD gerektiğinde "önleyici vuruş" hakkını kullanacak, dünyanın neresinde olursa, terör odağı saydığı ülkelere - gene gerekli gördüğünde - "tek yanlı" müdahale edecekti...ABD bu çerçevede başta Afganistanı vurdu. "El Kaide"nin, hatta bizzat Bin Ladinin bu ülkede üslendiğini öne süren Washington, böylece "uluslararası terörizm"e karşı ilk savaşı burada açmış oldu... Bunu Irak operasyonu izledi. Gerçi Bush başta Saddama karşı savaş için esas çeşitli gerekçeler gösterdi; ama esas müdahale nedenini, gene "uluslararası terörizm tehdidi" ile irtibatlandırdı... * * *11 Eylül saldırısı ve bunun ABD siyasetine yansımaları, ABDde olduğu kadar, dünyada da çok şey değiştirdi. Bu değişiklikte en önemli etken de, ABDnin dünyanın tek ve en güçlü süper devleti olarak, yeni davranışlarıdır. Başta 11 Eylül faciası, bütün dünyayı ABDnin etrafında toplamıştı. "Le Monde"un "Bugün Hepimiz Amerikalıyız" manşeti, bu havayı yansıtıyordu. Ancak zamanla, Bush yönetiminin geliştirdiği yeni strateji sonunda, Batı Avrupa (özellikle Fransa - Almanya ekseni) ABDden uzaklaşmaya başladı. Bu "Transatlantik kriz"e kadar gitti...ABDnin özellikle Irakı vurmasından sonra, Bushun terörle ilgili argümanları, İslam dünyasında rahatsızlık, hatta kızgınlık yarattı. Anti - Amerikanizm küresel boyutlar aldı...Bin Ladin yakalanamadığı gibi, "El Kaide" de, saf dışı edilemedi. Aksine bu örgüt, dünya çapında yayıldı ve direkt ya da dolaylı olarak pek çok eylem gerçekleştirdi. Yani "uluslararası terör tehdidi" (sadece ABD için değil bütün dünya için) azalacağına büyüdü... * * *SINIRLI köşemizde listeyi daha uzatmadan, sonuca gelelim:11 Eylül gerçekten çok şey değiştirdi. Çoğu da maalesef olumsuz yönde... Üstelik 11 Eylül artık sadece ABDnin değil, bütün dünyanın sorunu oldu. (Kuzey Osetyadaki saldırıya "Rusyanın 11 Eylül"ü denmesi boşuna değil.) Bu nedenle soruna "bütün dünya"nın el ele vererek çözüm araması gerekiyor. skohen@milliyet.com.tr BUGÜN tarihin en büyük terör saldırısı olan ABDdeki 11 Eylül eyleminin üçüncü yıldönümünde, yüreklerde hala o feci görüntülerin acı izleri, kafalarda ise henüz açık yanıtı bulunamayan bir dizi soru yer alıyor.