Türk - Yunan yakınlaşmasında bir süredir, sivil inisiyatiflerin büyük etkisi oluyor. Geçen yazdan bu yana iki ülkede de toplumun çeşitli kesimlerinin barış ve dostluk için sergilediği güçlü istek, diplomatları ve hükümet yetkililerini yeni değerlendirmeler yapmaya sevk etti.
Son olarak, resmi sıfatı bulunmayan bir Türk - Yunan grubu, bu tür girişimlerden farklı bir misyon gerçekleştirdi.
Bu inisiyatifin farklı yanı, iki ülke arasındaki kritik sorunları ele alması, böylece daha çok dostluk ve güven havası yaratmaya yönelik diğer çabaların bir adım ilerisine gitmesidir.Yeni girişimin sahibi,
"Türk - Yunan Forumu" adını taşıyan bir sivil toplum grubudur. İki yıl önce, Londra'daki ve Oslo'daki iki düşünce kuruluşunun (RUSİ ve PRİO) teşebbüsü ve Türk tarafından rahmetli Orgeneral Güven Erkaya'nın aktif çabası ile oluşturulan bu Forum'da Türkiye ve Yunanistan'ın önde gelen emekli diplomatları, askerleri, akademisyenleri, işadamları ve gazetecileri yer aldı. Forum'un "Politik Analiz Grubu", yoğun çalışmalardan sonra bu hafta açıklanan ve iki ülkenin Dışişleri Bakanlarına sunulan bir belge hazırladı.
* * *
FORUM işe önce karmaşık Ege meselelerinin tanımını yapmakla başlıyor. Ve şu sıraya göre, bir liste çıkarıyor: Kıta sahanlığı... Kara suları ve hava sahası... Yunan adalarının silahlandırılması...
Hatırlanacağı gibi, gelmiş geçmiş tüm Yunan hükümetleri, Ege'de sadece tek bir problemin - o da kıta sahanlığı sorununun - mevcut olduğunu savuna gelmiştir. Türkiye ise listede yer alan diğer sorunlara öncelik vermiştir. Diğer bir deyişle Ankara ile Atina arasında daha işin başında, Ege'de hangi sorunların bulunduğu ve çözüm beklediği konusunda bir uyuşmazlık var.
Forum'da iki taraf, bu "resmi" pozisyonu aşarak, raporuna tüm Ege sorunlarını kaydetmiştir. Bu kuşkusuz önemli bir gelişmedir. Gerçi bu görüş, Atina'nın resmi politikasını yansıtmıyor. Yunan hükümetini de bağlamıyor.
Ancak bu grupta yer alan önemli Yunan şahsiyetlerinin bu şekilde düşünmesi, Yunanistan'da gerçekçi politikalar geliştirilmesi lehinde bir akımın bulunduğunu gösteriyor.
* * *
BELGE, sorunların tanımından sonra, çözüm için nasıl bir yöntem izlenmesi gerektiğini açıklıyor. Buna göre ilk aşamada kıta sahanlığı ele alınmalı. Ancak bu sorun da kara suları ve hatta hava sahası ile de ilintilidir. Bunda Forum'un üzerinde durduğu çok önemli bir husus var:
Taraflar bu sorunların müzakeresi için bir süre belirlemeli (örneğin 2 - 3 yıl). Bu zaman zarfında Ege'deki statüko korunmalı...
Bu süre içinde sorunlar çözümlenebilirse, ne ala. Aksi halde iki taraf da, bu sorunları Uluslararası Adalet Divanı'na götürmeye ve Divan'ın kararını kabul etmeye peşinen razı olmalı.
Nihayet Forum adaların silahlanması konusunun en sonda ele alınmasını tavsiye ediyor. Bu arada oluşması umulan güvenlik ortamı, bu konuda çözümü kolaylaştıracak. Başka sorunlar (adacıklar veya kayalıklar gibi) gündeme gelirse, bunların da Adalet Divanı'na sevki sağlanacak...
* * *
BU belge, pratikte Ege sorunlarının halli için bir "yol haritası" çiziyor...
Sivil bir girişimin yapabileceği katkı bu kadar olabilir.
Ötesi, diplomasiye ve hükümete kalıyor. Umarız hem Ankara'da, hem Atina'da ilgili makamlar, bu yol haritasından da yararlanarak, politikalarına yeni bir yön verirler...
Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr