Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sami KOHEN

CİDDİ İngiliz gazetesi "Independent"te, "Türkiye ile Yunanistan, Ege kavgasına son verdi" başlığını okuyunca, gülerek "keşke" demekten kendimizi alamadık!
Bu başlık, sanki iki ülke arasında Ege konusundaki esas uyuşmazlıkların hal yoluna girdiği izlenimini veriyor ki, gerçek - ne yazık ki - bu değil. Zaten yazı okunduğu zaman, "kavga"nın bu temel sorunlarla değil, NATO içindeki bir anlaşmazlıkla ilgili olduğu açıkça belli oluyor.
Gerçekten, Brüksel'de NATO Askeri Komitesi'nde varılan ve hemen ardından Savunma Bakanları tarafından onaylanan mutabakat, NATO'nun güneydoğu kanadında, "Ege alt bölgesel komutanlıklar sorunu"na bir çözüm getiriyor. Buna "nihayet" sözcüğünü eklemek gerek. Çünkü bu, 20 yıldır NATO'yu meşgul - ve rahatsız - eden, 1954'ten beri de tartışılan ve müzakeresi yapılan bir uyuşmazlığa (veya "Independent"in deyişi ile bir "kavga"ya) çare getiriyor.
NATO Komitesinde Türkiye ve Yunanistan dahil, 16 üye ülkenin vardığı mutabakat, kağıda dökülen bir çerçeve anlaşması niteliğini taşıyor. Bu metinde ilkeler belirtilmiştir. Fakat bu belge hemen uygulamaya konacak bir sözleşme olgunluğuna sahip değildir. Teknik düzeydeki çalışmalar devam edecektir. Uzmanlar bunun bir yıl sürebileceğini, uygulamanın da 1999'da başlayabileceğini söylüyorlar...
* * *
BU hali ile dahi, varılan anlaşmanın NATO'da ve Washington başta olmak üzere birçok üye ülkelerin başkentlerinde büyük memnunluk yaratması doğal.
Gerçekten "NATO'daki Ege kavgası", ittifakı zor duruma düşürüyor ve özellikle 21'inci yüzyıl için tasarlanan yeni yapılanmayı tehlikeye sokuyordu. Bunca yıl süren zıtlaşmadan sonra, Türkiye ve Yunanistan'ın, son dakikada esneklik gösterip bu müzmin derde deva bulmaları, gerçekten önemli bir gelişme: Ciddi bir engelin nihayet ortadan kalkması, kendisine yeni bir çekidüzen vermeye çalışan NATO için önemli... Ayrıca, Ege'deki çeşitli uyuşmazlıklar nedeni ile Ankara ile Atina arasında zaten gergin olan ikili ilişkilerin geleceği açısından da önemli...
Bu hafta sağlanan mutabakatın ana hatlarına bakınca, insan şimdi basit - ve makul - görünen böyle bir çerçeve anlaşmasının nasıl olur da daha önce gerçekleşemediğini sormadan edemiyor...
Kabul edilen formül şu: NATO'nun güneydoğu kanadındaki komuta yapısı, Napoli'deki karargaha bağlı olarak biri İzmir'de, diğeri Larissa'da, iki "alt komutanlık"tan oluşacak. Larissa'da Türk, İzmir'de Yunanlı subaylar görev alacaklar. (Yunanistan'ın şimdiye kadar kendi topraklarındaki bir karargahta Türk askeri personelinin bulunmasını istemediği ve bu karargahın Ege için tek sorumlu merkez olması üzerinde ısrar ettiği hatırlanırsa, mutabakatın değeri daha iyi anlaşılır)...
Yeni komuta yapısı, "kara ağırlıklı" olacak, ancak hava ve deniz alanında da belirli bir işlevi bulunacak. Çok uluslu nitelikteki iki alt komutanlığın barış zamanında, önceden belirlenmiş "sorumluluk alanları" bulunmayacak. Önemli yetki mevkilerinde, "rotasyon sistemi" uygulanacak...
Bundan sonra başlayacak teknik çalışmalarda, komutanlıkların görev ve yetkileri, görevlendirilecek askeri personelin sayısı gibi konular belirlenerek uygulama aşamasına geçilecek...
* * *
UZLAŞMA kuşkusuz iki tarafın da esneklik göstermesi ile mümkün oldu. Bu konuda Türk tarafının "sonunda onlar geriledi, biz kazandık" gibi bir tavır takınmamış olması, bu süreci canlı tutmak isteğinin bir göstergesidir.
Başta belirttiğimiz gibi, sona erdiği bildirilen "kavga", Ege'nin (kara suları, hava sahası, kıta sahanlığı, adaların silahlanması gibi) esas ikili sorunları ile ilgili değil. Ne var ki, bu mutabakatın Ege sorunlarının çözümüne ve Türk - Yunan ilişkilerinin düzelmesine katkısı olacağı umuluyor.
Nitekim NATO Genel Sekreteri'nin iki ülkenin Brüksel'deki büyükelçileri ile, güven ortamı yaratmaya yönelik bir görüşme sürecini başlatmaya hazırlandığını duyuyoruz.
"NATO'daki Ege kavgası"
nın sonu göründü. Darısı, "Ege'deki esas Türk - Yunan kavgası"nın başına...



Yazara Email S.Kohen@milliyet.com.tr