Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yorum Bu tanım üzerinde herhangi bir görüş ayrılığı veya kavram karışıklığı yok.Ancak, "Şeytan ayrıntıdadır" sözü bu konuda da geçerli. Nitekim entegrasyonun nasıl gerçekleşmesi gerektiği tartışmalarında, ayrıntıya inilince, farklı konseptler -ve dolayısıyla anlaşmazlıklar- ortaya çıkıyor.Başbakan Erdoğan ile Alman Şansölyesi Merkel arasında entegrasyon konusundaki tartışmayı da işte bu çerçevede değerlendirmek gerek.Temelde ikisi de, Almanya'daki Türklerin entegrasyonundan yana. Yani Erdoğan da, Merkel de, Almanya'da yaşayan 2.7 milyon Türkün Almanlarla kaynaşmasını, bütünleşmesini istiyor. Ama bunun nasıl gerçekleşmesi gerektiği konusunda aynı fikirde değiller. ENTEGRASYONUN sözlük anlamı basit ve açık: Ansiklopedilere göre entegrasyon, farklı kültürlerin, dinlerin ve etnik grupların bir araya getirilmesi demektir. Bu anlaşmazlık, Erdoğan'ın son Almanya ziyareti sırasında Türklere hitaben yaptığı konuşmaların ardından yüzeye çıktı.Aslında Başbakan Almanya'daki Türkleri ülke insanlarıyla kaynaşmaya, onların dilini iyi öğrenmeye, her alanda faal olmaya çağırmakla isabetli bir iş yaptı. Nitekim Süddeutsche Zeitung gibi bazı önde gelen gazeteler bu çıkışı bir "ilk" olarak alkışladılar.Ancak, Erdoğan'ın konuşmalarına başka amaçlar atfedenler ve onu eleştirenler de oldu. Dün Şansölye Merkel'in de Erdoğan'ın görüşlerine karşı çıkması, bu tartışmaları kızıştırdı.Erdoğan'ın sözlerine yapılan itirazlardan biri, kullandığı üslup ile ilgili. Başbakan entegrasyonun lehinde konuşurken, asimilasyona da değindi ve bunun bir insanlık suçu olduğunu, bunun asla kabul edilemeyeceğini belirtti. Bunu kendilerine yönelik çok ağır bir suçlama olarak kabul eden Almanlar, hükümetin kesinlikle bir asimilasyon politikası izlemediğini belirtiyorlar.Almanların diğer itirazı, entegrasyon kavramının ayrıntılarıyla ilgili. Örneğin Erdoğan, Almanya'da Türk okullarının kurulmasını, Türk öğretmenlerin Türkiye'den gönderilmesini istiyor. Alman tarafı ise, ülkedeki okullarda Türkçenin seçmeli ders olarak okutulmasının, Türk öğretmenlerin de Almanya'da yetişmiş eğitimciler olmasının daha doğru olduğunu savunuyor. Farklı konseptler Erdoğan ile Merkel arasında dün cereyan eden "söz düellosu" entegrasyon kavramıyla ilgili temel yaklaşım farkını gözlerin önüne serdi.Türk konsepti, Türklerin kendi kimliklerini (dilleri, kültürleri, gelenekleriyle) korumalarını istiyor. Erdoğan dil konusunda "Önce Türkçe, sonra Almanca, ama ikisi de şart" ilkesini savunuyor.Alman konsepti ise, Türklerin daha iyi entegre olması için, okullarda öncelikle Almanca öğrenmelerini, Alman kültürü ve gelenekleriyle daha aşina olmalarını öngörüyor. Ama, Alman yetkililer Türklerin kendi kimliklerini korumak hakkına sahip olduklarını da kabul ediyorlar.Almanya'daki Türk Araştırmalar Merkezi (TAM) Direktörü Prof. Faruk Şen'e göre son yıllarda Türkler -özellikle yeni kuşak- entegrasyon yönünde büyük mesafe kat ettiler. Halen üniversitelerde 37 bin Türk okuyor. Okullarda Türk öğrenciler Almanca öğreniyor ve Türkçeyi seçmeli ders olarak alıyorlar. Buna rağmen, Prof. Şen'in deyişiyle Almanya'da katı bir entegrasyon konsepti hâkim. Buna "Turkofobi"ye dönüşen yabancı düşmanlığını da eklemek gerek...Hasılı, entegrasyon konusunda iki tarafın yaklaşımlarının birbirinden farklı olduğu açık. Bu durumda yapılması gereken şey, iki ülke liderlerinin bu meseleyi ayaküstü demeçler vermek yerine oturup detaylarıyla görüşmeleridir. skohen@milliyet.com.tr Söz düellosu