Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Erken seçimler Türkiye’nin AB perspektifini nasıl etkiler? Eğer MHP lideri Devlet Bahçeli’nin önerdiği gibi Meclis eylülde olağanüstü toplantıya çağırılır ve seçimler 3 Kasım’da yapılırsa, Türkiye’nin AB’den aralık ayında müzakere tarihi alması mümkün mü? Yoksa seçim hayhuyu içinde, Türkiye "AB trenini" kaçırır mı?
AB dönem başkanlığını yeni tamamlamış olan İspanya’nın Dışişleri Bakanı Josef Pique’ye bu soruları dün Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)’in İstanbul’da düzenlediği bir toplantıda sorduk.
Türkiye’ye aktif destek sağlayan İspanyol Bakan’ın bu konuda söyledikleri, erken seçim olsun ya da olmasın, üyelik sürecinin başlatılmasının Türkiye’nin malum şartları yerine getirmek konusundaki kararlılığına bağlı olduğunu gösteriyor. Bu sözlerden çıkan diğer bir anlam da, kasımda seçimlerin yapılmasının yıl sonunda Kopenhag zirvesinde, arzulanan tarihin belirlenmesini daha da zorlaştıracağıdır.
Diğer AB yetkilileri ile yaptığımız görüşmeler de, bunu doğruluyor. Yani daha açık bir deyişle, erken seçimler, aralık ayında Türkiye’nin lehinde bir karar çıkması olasılığını zayıflatıyor. Velev ki, Meclis daha erken toplanıp seçimlere kadar reform yasalarını çıkarsın... Aksi halde, Türkiye’nin sadece seçimlere odaklanması ve AB ile ilgili işleri bir yana itmesi halinde, ne yazık ki AB üyelik şansını kaybedecektir...
* * *
İSPANYA Dışişleri Bakanı sorumuzu yanıtlarken, açıkça "Kasımda seçimler yapılır ve Kopenhag kriterlerini uygulayacak bir hükümet ortaya çıkmazsa, AB’nin bir tarih vermesi mümkün olmaz" şeklinde konuştu. Erken seçimin aslında bir engel olmaması gerektiğini belirten Pique, bir süredir görülen belirsizliğin zaten AB’de tereddütler yarattığını hatırlattı ve şöyle devam etti: "Bu durumda AB’nin (lehinizde) karar vermesi çok güç... Ama sonuçta kaybedilen zamanı tekrar yakalayabilirsiniz... Yeter ki Türkiye’den olumlu mesajlar gelsin. Biz Türkiye’ye yardımcı olmaya devam edeceğiz. Ama Türkiye’nin de bize yardımcı olması gerek..."
Pique gibi, Türkiye’nin Kopenhag zirvesinde bir tarih almasını arzu eden AB yetkililerinin dileği - ve tavsiyesi - Türkiye’nin, seçim olsun veya olmasın, bir an önce AB ile uyum yasalarını çıkartması ve bunları uygulamasıdır...
* * *
EĞER seçimler kasımda yapılacaksa ve o tarihe kadar Kopenhag kriterleri konusunda herhangi bir düzenleme yapılamayacaksa, yıl sonunda AB üyeliği ile ilgili bir karar beklemeyelim!
"Bu iş 2003’e sarksa ne çıkar?" diye sorulabilir. Mesele şudur: Aralık ayında AB’nin "genişleme politikası" karara bağlanacak. On yeni üyenin alınması söz konusu. Türkiye ile müzakere tarihi o zaman ilan edilmezse, önümüzdeki yıl (veya daha sonra) böyle bir kararın verilmesi olasılığı çok zayıflar. Hatta böyle bir karar hiç çıkmayabilir de. Bu nedenle hep "trenin kaçırılmaması" gerektiği söyleniyor.
* * *
PEKİ erken seçime rağmen, bu trene yetişmek mümkün mü? Mümkün.
Örneğin Meclis en yakın zamanda (veya en geç ağustosta) toplantıya çağrılır ve uyum yasaları seçimlerden önce çıkartılırsa, hedefe çok yaklaşılmış olur. O zaman AB’nin seçim kampanyasında siyasal amaçlarla istismar edilmesi de önlenir.
Bunu sağlamak da ivedilikle şimdi AB’den gerçekten yana olan partilere ve sivil toplum kurumlarına düşüyor...