Geçen nisanda Türkiye, Cenevre’de varılan ilk mutabakatla “Ermenistan açılımı”nı ilan ettiği zaman, bunun kısa zamanda iki komşu ülke arasında normal ilişkilerin kurulmasına ve sınırların açılmasına yol açacağını sananlar olmuştu.
Dış dünya bunu Ankara ile Erivan arasındaki “normalizasyon” sürecinin başlangıcı sayıyor, Türk diplomasisinin bu “açılım”ını tarihi bir olay olarak alkışlıyordu:
Olay gerçekten çok önemliydi; ama sürecin çok uzun ve zor olacağı da belliydi.
Cenevre mutabakatından sonra geçen ay Zürih’te imzalanan iki protokol, bu uzun yolda kat edilen ikinci önemli adım oldu. Protokoller “normalizasyon”un yol haritasını çizdi ve buna bir de takvim eklendi.
Ne var ki, bu takvim, ancak protokollerin resmen yürürlüğe girmesinden itibaren işlemeye başlayacak. Bu da iki ülke parlamentolarının iki belgeyi onaylamasıyla mümkün.
İşte şimdi bulunduğumuz bu noktada bir tıkanma var.
Ermenistan henüz protokolleri parlamentosuna sunamadı, çünkü kendi hukuk sistemine göre, bu tür anlaşmaların yasalara uygun olup olmadığına, önce Anayasa Mahkemesi’nin karar vermesi gerek. Bu karar henüz çıkmadı. Çıktıktan sonra parlamento konuyu ele alacak.
Türkiye’de Bakanlar Kurulu geçen ay protokolleri görüştü ve TBMM’ye sunulmasına karar verdi. Ama Meclis henüz konuyu gündeme almış değil. Bunun için önce bazı siyasi şartların olgunlaşması bekleniyor.
Meclis beklemede
Bu bekleme süresi epey zaman alabilir. Nedeni şu: Türk hükümeti protokollerin onayı ile Karabağ sorunu arasında fiilen bir ilinti kurmuş durumda. Başbakan ve diğer yetkililer, Karabağ sorununun çözümünde bir ilerleme olmadığı sürece, Erivan ile varılan anlaşmaların hayata geçirilmeyeceğini çok açık ve net şekilde beyan ettiler. Dolayısıyla hükümet, Karabağ konusunda somut bazı gelişmeler görmeden ve Azerbaycan’ın da bundan tatmin olduğundan emin olmadan, iki protokolü Meclis’in onayına sunmaya niyetli değil.
Bu onay fiilen Karabağ sorunuyla irtibatlandırıldığına göre, o konuda neler olup bittiğine bakmak gerek.
AGİT’e bağlı Minsk Grubu son zamanlarda, çözüm arama çabalarını yoğunlaştırdı. Bu arada Azerbaycan ve Ermenistan cumhurbaşkanları da temaslarını sıklaştırıyorlar. Aliyev ile Sarkisyan bu ay 6. görüşmelerini yapacaklar.
Ancak Karabağ gibi karmaşık bir sorunun bir çırpıda çözümlenmesini beklemek saflık olur. Aslında Türk yetkililerinin beklentisi de, ilk etapta Karabağ’ın etrafındaki 7 bölgedeki Ermeni işgalinin sona ermesi konusunda bir mutabakat sağlanmasıdır.
Henüz hareket yok
Eğer önümüzdeki haftalarda bu yönde bir ilerleme olursa, şu anda durmuş görünen “açılım” canlanacak, Meclis de büyük olasılıkla protokollere onay verecektir. Ancak Minsk süreci ve Aliyev- Sarkisyan diyaloğu da çok ağır gidiyor. Dolayısıyla, kısa sürede Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalizasyon”da bir hareketlenme beklememeli.
Ama “açılım”la -ve protokollerle- kazanılan ivmeyi kaybetmemek gerek. Bu çeşitli kademelerde ve çeşitli alanlarda karşılıklı temasların sürdürülmesiyle mümkün. Bunda da sivil toplumun rolü ve katkısı büyük önem taşıyor.