Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Önce bu kararın anlamı üzerinde duralım. Kıbrıstaki referandumdan sonra AB (ABD ve BM ile birlikte), Kıbrıs Türklerinin "izolasyonu"na (veya bizde kullanılan terimiyle "ambargo"ya) son verileceğini açıklamıştı. Bu vaadin hemen yerine getirilmesini bekleyenler, daha çok "teknik nedenler"den kaynaklanan gecikmeleri bazı art düşüncelere atfettiler. Oysa şimdi, AB Komisyonunun benimsediği "paket", çalışmaların söz verildiği şekilde yapıldığını ve sonuçta "izolasyon" politikasının terk edildiğini gösteriyor.*** BUNUN Ekonomik anlamı şudur: AB ile Türk kesimi arasında direkt ticari ilişkiler kurulacak, KKTC kendi limanlarından AB ülkelerine ihracat yapacak, ürünlerini, mallarını imtiyazlı bir gümrük tarifesine göre satabilecek, ayrıca ABden çeşitli projeler için toplam 259 milyon euroluk bir yardım alacak... Böylece Kıbrıs Türk kesimi, AB tarafından aday ülkelere benzer bir rejime tabi tutulacak. Bu alanda sağlanacak ticari ve mali olanaklar, KKTCnin dışa açılmasına, kalkınmasına ve yaşam düzeyini yükseltmesine yol açacak...Kararın siyasal anlamı, en az ekonomik değeri kadar önemlidir. AB böylece "fiilen" Kuzey Kıbrıstaki Türk varlığını kaale almış bulunuyor. Gerçi AB yetkililerinin bu vesileyle bir kez daha tekrarladığı gibi, bu yeni tutum KKTCnin - bağımsız bir devlet olarak - tanınması veya ileride tanınacağı anlamını taşımıyor. Verheugenin deyişiyle ABnin politikası, "birleşik bir Kıbrıs devleti"nin kurulmasına yöneliktir. Ancak şu da bir gerçektir ki, AB, son kararıyla referandumda çözüme "evet" diyen Türk tarafını da mağduriyetten kurtarmaya, ona destek olmaya (ve fiilen varlığını kabul etmeye) yönelik yeni bir stratejiyi de uygulamaya koymuş oluyor... ***ABnin kararı kuşkusuz Türk tarafı için önemli bir kazanımdır. Ancak bu kazanımın özellikle ekonomik alanda Kıbrıs Türklerine umulan avantajları ve olanakları sağlaması, KKTC yönetiminin ve ilgili kurumlarının izleyeceği politikaya ve alacağı önlemlere bağlıdır.Dün görüştüğümüz KKTC Ticaret Odası Başkanı Ali Erelin dediği gibi "artık kimse izolasyonun arkasına saklanıp sıkıntılara gerekçe uyduramaz". ABnin kararından sonra, KKTCnin, sunulan fırsatları değerlendirebilmesi için, ivedilikle alınması gereken birçok tedbir var. Erele göre üretimi artıracak, verimliliği yükseltecek, rekabet yeteneğini güçlendirecek, bir dizi reform veya uyum yasaları çıkarılmalı. Tarımda üretimin AB standartlarına uyması, maliyete yansıyan enerji fiyatının yeniden ayarlanması, yeni vergi düzenlemelerinin yapılması, yabancı sermayeyi çekecek bir ortamın yaratılması, alınması gereken önlemlerin başında geliyor.***ALİ Erel, hükümetin ve Meclisin bu yönde hızla çalışmaya başlaması gerektiğini, ancak siyasal tıkanıklığı gidermek için erken seçimin (en erken tarihte) yapılmasının da şart olduğunu söylüyor.Gerçekten, ABnin kısıtlamaları kaldırma yönünde aldığı kararın, pratikte KKTCnin varlığı ve geleceği üzerinde yararlı bir etki yapması için, her şeyden önce Kıbrıs Türklerinin, çok hızlı biçimde, bir "yeniden yapılanma süreci"ni başlatmaları gerekiyor.Evet, KKTCde esas iş şimdi başlıyor... skohen@milliyet.com.tr AB Komisyonunun Kıbrıs Türk kesimine karşı yıllardan beri uygulanan ticari kısıtlamaları kaldırmaya karar vermesi, KKTCnin siyasal ve ekonomik yaşamını nasıl etkileyecek?