Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in dün Brüksel'de AB yetkilileri ile yaptığı temaslar, Türkiye'nin adaylığına karar verildiği Helsinki zirvesinden sonra başlayan yeni sürecin ilk "resmi" adımını oluşturuyor.
Böylece Türkiye - AB ilişkileri, yıllar süren yoğun ve yorucu diplomatik aşamadan, katılım ve entegrasyon sürecine giriyor.Türkiye'de büyük coşku yaratan AB adaylığının bir son değil, yeni bir dönemeç olduğu anımsandığında, önümüzde uzanan yolun - belki de şimdiye kadar kat edilen mesafeden çok daha - zor ve uzun olduğu anlaşılır.
Daha açık bir ifade ile, esas iş şimdi başlıyor.Adaylıktan gerçek bütünleşmeye ve nihai hedef olan tam üyeliğe geçiş sürecinde, Türkiye'nin de, AB'nin de yapacağı çok iş var.
Dün Brüksel'de Cem'in başkanlığındaki heyetle AB Komisyonu (yani yürütme organı) yetkilileri arasında yapılan görüşmeler, bu çok aşamalı, uzun süreç için depar işaretini vermiş bulunuyor.
* * *
TÜRKİYE'nin adaylık mücadelesinin medyatik cazibesi vardı. Bununla ilgili her olumlu veya olumsuz gelişme, kamuoyunu yakından ilgilendiriyor, hatta heyecanlandırıyordu.
Yeni başlayan süreç, AB Komisyonu'nun Ankara temsilcisi Karen Fogg'un deyişi ile "daha az seksi" konular içeriyor. İki tarafın bundan sonra görüşeceği, kendi bünyeleri içinde uğraşacağı konular, daha çok "teknik" nitelikte olacak. Katılma süreci örgütlenme, reform ve tarımdan çevreye, ulaşımdan finansa kadar, çeşitli alanlarda işbirliği konularını kapsıyor.
TÜSİAD'ın Brüksel'deki temsilcisi Bahadır Kaleağası'nın belirttiği gibi, AB ile ilişkilerin henüz başındayız.
Bu süreçte iniş - çıkışlar olacaktır. Bunu da şimdiden bilmekte yarar var...* * *
İLK etapta gerçekleştirilecek işler şöyle sıralanabilir: Katılma ortaklığının kurulması ve bununla ilgili belgenin (yani bir nevi 'yol haritası'nın) belirlenmesi... Türk tarafının "ulusal program"ı hazırlayarak siyasal ve ekonomik reformları yaşama geçirmesi... AB tarafının Türkiye'de katılım sürecindeki gelişmeleri değerlendirecek izleme mekanizmasını çalıştırmaya başlaması... Türkiye'nin AB'nin çeşitli ajanslarına ve programlarına katılma olanaklarının sağlanması...
Dün Brüksel'de yapılan görüşmelerde bütün bu konular tartışıldı ve bazı ilke kararları alındı. Bu arada Türkiye ile Komisyon arasında sürekli diyaloğun ve temasların takvimi saptandı.
Yeni süreçte teknik nitelikteki çalışmaların verimli sonuç vermesi ve katılma ortaklığının hızla üyelik müzakerelerinin yolunu açması için, karşılıklı olarak, siyasi iradenin canlı tutulması gerekiyor: AB açısından, Türkiye'nin gerçekten bir ortak ve yarının bir üyesi olarak bu camiaya katılması yönünde bir irade... Türkiye açısından da, AB ile bütünleşmek ve gerçekten bu topluluğun bir parçası olmak yönündeki istek ve irade...* * *
BU irade iki tarafta da bugün mevcut mu?
Görünüşe göre var. Zaman zaman bazı kuşkular duyulsa da, bu yolda ilerleme arzusu ve niyeti var...Zaman zaman, gerek Türkiye'nin, gerekse AB'nin kompleks siyasal sorunlarından kaynaklanan bazı sorunlar ve pürüzler ortaya çıkabilir. İşte bunları aşmak ve hedeften şaşmamak için karşılıklı bir anlayış ve kararlılık lazım.
Dışişleri Bakanı Cem'in dediği gibi, Brüksel'deki görüşmeler "iyi bir başlangıç" sayılır.
Şimdi esas iş, bunu aynı ruhla devam ettirmek...
Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr