Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Rumların durumu ise tam aksi, ABden BMye ve ABDye kadar her taraftan Rumlara karşı çok sert eleştiriler ve hatta tehditler yağıyor.Dünya basını da ilk kez Kıbrıs Türklerine ve Türkiyeye bu konuda bu kadar sempati gösteriyor...Bu takdir ve sempatinin pratik sonuçları da ortaya çıkmaya başlıyor: İşte ABnin KKTCye 259 milyon euroluk yardım kararı... İşte ABD ve Avrupa ülkelerinin, Türk tarafına uygulanan ekonomik kısıtlamaları kaldırmak, KKTC ile bir şekilde (resmen tanımak olmasa dahi) direkt ilişkiye geçmek konusundaki arzusu...Rumlar bu gelişmeleri şimdi büyük şaşkınlık ve endişe ile izliyorlar. Sanki "ohi" diyenler, bütün bunların başlarına geleceğini öngörmemiş... Buradaki Rum gazeteleri - ve bu arada İngilizce çıkan "Cyprus Mail" - referandumda büyük bir güven (hatta fiyaka ile) "Hayır" diyen birçok insanın şimdi pişmanlık duymaya başladıklarını yazıyor. İşte tipik bir örnek: "Ohi" diyenlerden 35 yaşındaki Maria Ioannu, Cumhurbaşkanı Papadopulosun söylediklerinin tesiri altında kaldığını, ancak şimdi büyük hata yaptığını anladığını söylüyor...* * *RUM tarafından referandumda güçlü bir "hayır" çıkacağı daha baştan belli idi. Buradaki Batılı diplomatlar ve analistler, kendi merkezlerine bunun böyle olacağını 24 Nisandan çok önce bildirmişlerdi.Bu bakımdan KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşın bir "kumar oynadığı"nı söylemesi ve ancak şimdi "üstündeki yükün kalktığını" belirtmesi, garip doğrusu. Türkiyede de referandum öncesinde "Rumlar bize oyun oynuyor, onlar sonunda evet diyecekleri için bizim tarafı aldatmaya çalışıyorlar" şeklinde konuşanlar olmamış mıydı?..Aslında bu olayı bir "kumar" olarak görmek ve "Ne yapalım, risk aldık, neyse ki sonunda kazandık" diye düşünmek yakışık ve gerçekçi değil.Bir kere, yukarıda belirttiğimiz gibi Rumlardan güçlü bir "ohi" çıkacağı açıkça belli idi. Bunun için özel bir istihbarata da gerek yoktu...İkincisi - ve en önemlisi - Türk kesiminde halkın gerçekten önerilen çözümü istediği, bunun kendi geleceği açısından gerekli olduğuna inandığı için "evet" dedi. Yoksa bir oyun (kumar) niyeti ile değil...Kuşkusuz, sonuç (yani Türklerin "evet", Rumların "hayır" demesi) Türk tarafına büyük bir "taktik başarı" ve üstünlük sağladı. Ama Kıbrıslı Türk, oyunu kullanırken "taktik" düşüncelerle değil, gerçekten daha iyi bir gelecek kurma niyeti ve umudu ile hareket etti...* * *AYNI şey Türk hükümeti için de söylenebilir. Gerçekten Erdoğan hükümeti, "Annan süreci"nin sonunda Kıbrıs meselesinin nihayet hal yoluna gireceğini umuyor, bunun gerçekleşmesini de samimi olarak istiyordu. Diğer bir deyişle, Ankara da bu "evet" "hayır" egzersizini bir oyun ya da kumar olarak görmedi.Bugün varılan noktada, Türk tarafı "evet"in meyvelerini toplamaya başlıyor. Bu başarı, Türk diplomasisinin uyguladığı kararlı stratejinin ve Kıbrıs Türk halkının gösterdiği olgunluğun ve iradenin sonucu.Türk tarafı "hayır" deseydi bunlar olur muydu? O zaman KKTC ve Türkiye ne duruma düşerdi?.."Hayır"cılardan beklenen, hiç olmazsa bunun muhasebesini doğru yapmalarıdır... skohen@milliyet.com.tr KIBRIS sorununda Türk tarafı bunca yıldır ilk kez bu kadar rahat... Ve ilk kez uluslararası camiadan bu kadar takdir ve de destek görüyor.