Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yeni Fransız Dışişleri Bakanı Michel Barniernin önceki günkü demeci, resmi tutumu biraz netleştirdi, ama doğrusu kuşkuları tam dağıtmadı. Bakan bir yandan ABnin Türkiyeye sırt çevirmemesi gerektiğini söyledi, öte yandan da bugünkü koşullarda Türkiyenin üyeliğinin söz konusu olamayacağını belirtti.*** FRANSAnın şimdiki pozisyonunu değerlendirirken, şu noktayı dikkate almak gerek: ABnin Türkiyeye müzakere tarihini vermesi ile Türkiyenin AB üyeliği, iki ayrı konu. Barnier dahil, Fransız yetkilileri tarih verilmesi aleyhinde konuşmuyorlar. Komisyonun bu yılın sonlarında açıklayacağı rapora göre, diğer üyelerle birlikte, karar vereceğini belirtiyorlar.Son olarak Pariste katıldığımız konu ile ilgili bir konferansta Fransızlardan duyduğumuz şey de, Parisin tarih verme konusunda bir engel çıkarmayacağı yönünde idi. Yani şu sırada - iç siyasi nedenlerle - suskunluğu yeğleyen Cumhurbaşkanı Chirac, zamanı gelince (yani aralık ayında) büyük olasılıkla Almanya Şansölyesi Schröder ile danışma içinde, kararını verecek. Ve eğer Komisyon raporu olumlu ise (veya olumsuz değilse) bu karar, Türkiyeye tarih verilmesi yönünde olacak...***ÜYELİK konusuna gelince, Barnier ve diğer birçok Fransız yetkilisi, "bugünkü şartlarda" Türkiyenin üyeliğinin gerçekleşmesini beklemiyor veya bu yöndeki bir karara karşı çıkıyor. Ancak gene Paristeki toplantılarda yetkililerin belirttiği gibi, Türkiyenin müzakere sürecinin başlamasından üyeliğe kabul kararına kadar olan süreç, çok uzun olacaktır. (Bu süre İspanya ve Portekiz için 10, Yunanistan için de 7 yıl olmuştu)...Peki, durum bu olduğuna göre, örneğin Barnier şimdiden çıkıp neden Türkiyenin "bugünkü koşullarda üye olamayacağı" üzerinde bu kadar duruyor?İşte bu noktada işin içine "iç politika" faktörleri giriyor. Fransada, Avrupa Parlamentosu için 13 Haziranda yapılacak seçimlere, kendi deyişleri ile "La question turque" yani "Türk meselesi" karışıverdi. Aşırı sağ ve merkez sağ partiler Türkiyenin ABye girmesine karşı çıkıyorlar.Bunun çeşitli nedenleri var: Kimi Türkiye gibi bir "Müslüman ülke"nin ABye girmesi olasılığından rahatsız, kimi Türkiyenin "büyük nüfusu"nun ABdeki siyasi dengeleri sarsacağından kaygılı... Sonuç olarak Fransada sağ kesim, Türkiyeye sıcak bakmıyor ve bu da, bugünkü merkez - sağ iktidarı baskı altında tutuyor.Ancak Cumhurbaşkanı Chirac bu tartışmaların dışında kalmayı ve haziran seçimlerinden önce konuşmamayı tercih ediyor...***BU durumda, Türkiyenin dikkatli bir politika izlemesi gerekiyor. Fransa, hem ABdeki konumu, hem de Türkiye ile ilişkiler açısından çok önemli bir ülke. İkili ilişkiler iyi gidiyor. Başbakan Erdoğanın temmuz ayında Pariste Chirac ile görüşmesi söz konusu.Şu anda Fransa hakkında fazla kuşkucu davranmak veya Chiracı zor duruma düşürecek çıkışlar yapmak, hiçbir yarar sağlamaz. Fransız yetkililerine, ileride daha olumlu bir tavır almaları için zaman tanımak gerek... skohen@milliyet.com.tr FRANSAdan gelen her yeni haber veya demeç, zihinleri biraz daha karıştırıyor. Gerçekten Parisin şu anda Türkiyenin AB üyeliği konusundaki görüşü nedir? Fransız hükümetinin geçmişteki destek politikasında bir değişiklik var mı?