KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Kıbrıs görüşmeleri sürecinin ikinci aşamasını oluşturacak olan İsviçre'deki dörtlü zirveye "gitmeme" kararından vazgeçecek mi?
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ve Yunan Başbakanı Kostas Karamanlis'in dün zirveye "gitme" kararını vermesi, Kıbrıs Türk liderinin tutumunu bir daha gözden geçireceği umudunu yaratmış bulunuyor.
Denktaş'ın önceki akşam aniden TV kameralarının karşısına çıkıp öfkeli bir ifade ile İsviçre'ye gitmeyeceğini ilan etmesi, doğrusu herkesi şaşırttı. Bu karar eğer Türk tarafının ağırlığını hissettirmeye yönelik bir "taktik" değilse, "bir hata" sayılmalıdır...
***
BU kararda bazı çelişkiler ve gariplikler var:
1) Denktaş, İsviçre'deki müzakerelere katılmayacağını bildirdi, ama ardından müzakereci görevinden çekilmeyeceğini belirtti. Eğer Denktaş umudunu tamamen yitirdi ise, bu sıfatını neden sürdürüyor?
2) Denktaş, Ankara ile ve Lefkoşa'da çalışan Türk Dışişleri heyeti ile uyum içinde olduğunu her vesile ile tekrarlarken, birdenbire bu kararını TV aracılığı ile ilan ediyor. Ankara'da, Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Gül, Lefkoşa'da da Başbakan Talat haberi TV'den öğreniyor!..
3) Denktaş, Türk tarafının "olmazsa olmaz" saydığı konularda karşı taraftan olumlu herhangi bir işaretin gelmediğini öne sürerek bu şartlar kabul edilmezse "hiçbir şey olmaz" diyor. Oysa müzakereler devam ediyor. Bu süreç devam ederken, ikinci aşamasına katılmamak doğru mu (veya ters sonuç vermez mi?)...
***
BU arada KKTC liderinin açıkladığı gerekçelerin göz ardı edilmeyeceğini ve haklı noktalar içerdiğini de belirtmek lazım. Rum tarafı, kendinden ve elindeki kozlarından gayet emin şekilde hareket ediyor ve Türk tarafının önerilerini elinin tersi ile itiyor. AB özellikle "derogasyon" (ayrıcalıklar) konusunda "ikili" oynuyor. BM ise, nasıl olsa Annan kendi planı doğrultusunda son sözü söyleyecek havası içinde...
Eğer AB ve BM gerçekten 1 Mayıs'a kadar bir uzlaşma sağlanmasını istiyorsa, bu tavrını değiştirmeli ve Türk tarafının kaygılarını, önerilerini daha ciddi biçimde dikkate almalıdır. Bu bakımdan Denktaş'ın çıkışını da bir uyarı olarak görmeli, Türk tarafını tatmin edecek ilerlemeler olmadığı takdirde, bu kez Ankara'nın ve Talat hükümetinin de bu süreçten umudunu kesebileceğini anlamalıdır...
***
ŞU anda Denktaş'ın tutumu ile Ankara'nın politikası hissedilir derecede birbirinden ayrı çizgide.
Dün İstanbul'da, Kadir Has Üniversitesi'nde düzenlenen Kıbrıs ile ilgili sempozyuma katılması beklenen, ama gelemeyen Denktaş'ın ve Dışişleri Bakanı Gül'ün gönderdikleri mesajlar, bu görüş ve tavır farkını (veya çelişkiyi) açıkça gözlerin önüne serdi.
Açıkçası temeldeki görüş ayrılıkları, Denktaş ile bugünkü Türk hükümetini farklı yönlere sevk ediyor.
Denktaş önceki günkü açıklaması sırasında, Türk tarafının kendi içinde bölünmemesi gerektiğini söyledi. Ama nedeni ne olursa olsun, tek yanlı kararının bu ayrılıkları gidermeye hiç hizmet etmediği de bir gerçek...